Dünya Kupası arası öncesi son maça kendi saha ve seyircin önünde ligin dibine demir atmış takıma karşı çıkıyorsun, hemde geçen hafta Fenerbahçe karşısında iyi oynayan bir takım olarak ancak sahada tanınmaz bir Sivasspor vardı.
Maçın ilk yarısında dirençsiz, savruk ve güçsüz görüntü veren Robin ve Ulverstad ikisili ile başladık. Robin geçen haftadaki hatasını unutamamış oluşu, Ulverstad’ın herzaman ki gibi top istememesi ve oyun içinde kayboluşu ilk yarıda topu Ümraniyespora vermemize neden oldu.Hal böyle iken Gradel ve Nje topla buluşamadı, Saba ortahasada baskıya maruz kaldı,Yatabare de tek başına ileride kalınca Ümraniyespor ataklarını artırdı ve golü buldu. Golden sonra toparlanır gibi gözüktüğümüz an golü bulduk ancak halen Ümraniyespor halen maçı daha çok isteyen takımdı. Neyseki devre arası geldi, ortasahayı sertleştirdik Keita ve Hakan ile derken istediğimiz oyunu yavaş yavaş ortaya koyduk ve sahada hiç gözükmeyen, mücadele gücü zayıf olan Nje ile golü bulduk. Ümraniyespor yaptığı değişiklikler maçı bırakmak istemedi ve Caner&Ziya karışımından kaynaklanan hata sonucu penaltıdan rakibe bir puanı vermiş olduk.
Ligin dibine demir atmış ve ilk galibiyetini geçen hafta almış olan rakip Ümraniyespor maçın başından sonuna kadar kazanmayı istedi. Tempo yaptı, taktik değiştirdi, kanatları iyi kullandı derken inkar etmemek lazım ki hak ettiği puanı aldı.
Bir bakıyorsun Pragta tam Avrupalı bir takım edasında oynuyorsun, bir bakıyorsun Şükrü Saraçoğlunda başa baş mücadele ediyorsun, sonra geliyorsun 4 Eylül’e maç kazanamıyorsun. Hadi Antalyaspo’un birkaç isimli oyuncusu vardı kaybettik, Ümraniyespor’un ilk onbirin dokuz oyuncusu 1.ligden gelmiş, bütçesi yok, ilçe takımı taraftarı yok ama sende bir maç varsın üç maç yoksun.
Rıza hocanın sezon başından beri kaybettiğimiz her maçtan sonra yapmış olduğu açıklamalar öyle mütevazi ve öyle birbirine benzerki en ufak bir özeleştiri bulunmuyor.Ta ki Ümraniyespor maçından sonra 22 maça çıktık ve oyuncularımızda bıkkınlıklar var demesi takımın geldiği durumu çok açık bir şekilde göstermektedir.
Sezon başında evet isteğimiz oyuncuları alamadık, Rıza hoca canlı izlemedim ama iyi oyuncu dediği Polonyalı Angielski’ye 1 milyon dolar bonservis verdik oynatmıyoruz.
Özkan gibi U-16 milli takımının en iyi oyuncusu Emre Gökay gibi gençlerimiz var 1 dakika süre bile vermiyoruz.
Baktığımızda radikal değişiklikler lazım ama elimizde geçerli bir mazeret var Avrupa’da başarılıyız.
Takım yaşını düşürmek, canlı izlenmiş oyuncular bulmak, 1 ay transferi için uğraşılıp oynamayanlar yerine bilindik ve ligde oynayan oyuncuları tercih etmek, günümüz futbol takımlarının yaptığı gibi teknolojiyi kullanarak scout ekibini genişletip rakipler gibi 18-19-20 yaş aralığındaki oyuncu havuzları oluşturmak Sivasspor’umuzun geleceğidir.
