Dünya futbolu açısından da ülkemiz futbolu açısından da kelimenin tam anlamı ile enteresan bir sezonu yaşıyoruz. 92 yıldır düzenlenen FİFA Dünya Kupası organizasyonu ilk kez kasım ayında sezonun ortasında gerçekleştiriliyor. Bundan önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Katar’ın 300 milyar harcama karşılığı körfeze taşıdığı organizasyon bir ilk ve dünya bunu ilk kez tecrübe ediyor. Haliyle bunun yerel liglere nasıl bir etki yapacağını yaşayıp göreceğiz.
Bu organizasyonun en büyük etkisi kuşkusuz liglerin ilk yarı tatilinin öne çekilmesi oldu. Takımlar form olarak pik noktaya gelmişken liglere ara verildi, daha da önemlisi bu ara dönüşünde ikinci bir ara olmayacak. Haliyle upuzun bir ikinci yarı maratonu başlayacak. Bu konuda FİFA’nın yaptığı en büyük çarpıklık ise liglere ara verilmesine rağmen ara transfer sezonunun öne çekilmemesi oldu. Şimdi Süper Lig dahil liglerde takımlar belli bir süre izin yaptıktan sonra kamp dönemlerine geçecekler ancak hiçbir takım yapacağı transferleri devre arası kampına getirip hazırlama şansına sahip olmayacak.
Ara transferlerle kamp yapmak Sivasspor gibi ligde zor günler geçiren takımlar açısından ekstra bir öneme sahip lakin Sivasspor bundan mahrum kalacak. Dünya Kupası arasına kadar oynadığı 14 müsabakada istediği başarıyı gösteremeyen Sivasspor, iki galibiyet, beş beraberlik, yedi mağlubiyetle 14 puan topladı ve 19 takımlı Süper Ligde 17. sırada bulunuyor. Küme düşmenin konuşulduğu, yönetimi istifaya davet edilen Sivasspor açısından devre arası ve ara transfer hayati öneme sahip, ne var ki bu kamp döneminde maalesef transferler olmayacak. Dünya Kupası dönüşü Sivasspor yine elindeki kadro ile mücadele etmek zorunda kalacak, belki de elindekilerden de mahrum olacak. Bu da zaten zor olan tabloyu bir hayli zorlaştıracak.
Sivasspor açısından bu sezon kendi içinde ayrı bir enteresanlık barındırıyor. Son üç sezondur Rıza Çalımbay yönetimindeki Sivasspor, üst üste Avrupa arenasında ülkemizi temsil etme başarısını gösterdi ancak dört yıllık periyotta her geçen yıl bir önceki yılın altında puanlar toplayabiliyor yani başarı grafiği sürekli aşağı indi.
Üçüncü Rıza Çalımbay döneminin ilk sezonu olan 2019-2020 sezonunun ilk 14 haftalık periyodunda Sivasspor 9 galibiyet, bir beraberlikle 30 puan toplarken sadece Rize ve Galatasaray’a mağlup oldu. O sezon ligin bitimine sekiz hafta kala verilen pandemi arası olmasaydı belki de ligi Şampiyon tamamlayacaktı. 2020-2021 sezonunun ilk 14 haftasında ise kırmızı beyazlı ekip 4 galibiyet, beş beraberlik sonucu 17 puan aldı. Beş maçtan mağlup ayrıldı. Geçtiğimiz sezonun ilk 14 haftasında ise üç galibiyet yedi beraberlikle 16 puan toplayabildi. Bu sezona kadar geride kalan üç sezonun ilk 14 haftalık periyodunda elde edilen puanlar 30 – 17 – 16 olarak sürekli aşağı indi. Bu sezon ise bu makas biraz daha açılarak 11 puan olarak gerçekleşti ve düşme çemberinin içinden çıkamadık.
Sivasspor camiası yönetim, teknik heyet ve taraftar olarak bu arayı maksimum iyi değerlendirmek zorunda. Her şeyden önce bu tabloyu önüne koyup gerçek bir öz eleştiri yapmalı. Bu öz eleştiriyi eğer tatil dönüşü Sivasspor’un başında olmaya devam edecekse en başta Rıza Hocanın yapması lazım. Daha sonra hep birlikte imkânlar son limitine kadar zorlanarak takımı küme düşme çemberinden çıkaracak hamleyi yapmalı ve ikinci yarı Sivasspor’u fabrika ayarlarına döndürmeliyiz. Yoksa Sivas’ın hiçbir fabrikasının oluşturamadığı markayı elimizle yok ederiz ki bu durumda sadece yöneticiler, Rıza Hoca futbolcular değil tüm Sivas kaybeder…