Sanıyorum 5-6 yıl öncesiydi. Yaz akşamı istasyon caddesinde turlarken,Sivassporlu Ziya Erdal’ı bir mağazada alışveriş yaparken görüp yanına gittim. Ziya,bir yandan benimle konuşuyor,bir yandanda çocuklara ayakkabılarını giydiriyordu.Ziya bu çocukları tanımadığını,ihtiyaçlı olduklarını gördüğü için buraya getirdiğini söyledi. Tabi Ziya’nın bu haraketi alkışlanacak,taktir edilecek bir haraket olduğu için “Ziya yaptığın bu güzelliği bizde haber yapalım”dedim,ancak Ziya kabul etmeyerek gözümde bir kat daha büyüdü.
Ziya’yı daha sonra, SMA hastası Ebrar’a yardım ederken,Fanatik Sivassporlu olan ve yatağından kalkamayan kas hastası.
Regaip’i ziyaret edip forma verirkende tesadüf gördük.
Bizim Ziya Erdal sevgimiz,yıllardır Sivasspor’da oynaması ve kırmızı-beyazlı takıma hizmet etmesinden değil,çoğu insanın bilmediği işte bu özelliğindendir.
Bunu şunun için yazdım.
Maddi durumu iyi olmayan ve İstanbul’da özel bir hastahanede göz tedavisi olması gereken bir hemşehrimizin bu sıkıntısı Zara Belediye başkanı değerli dostum Fatih Çelik’e ilettim. Fatih başkan “ başım gözüm üstüne” diyerek hasta kardeşimizin tedavisini üstlendi. Ve birde ricada bulundu “Abi haber yapma!”
Yıllardır bu işlerin içinde birisi olarak,kimin “Allah rızası için” kimin “reklam” için yaptığını çok net görebiliyorum,ayırt edebiliyorum.
İlginçtir,bu iki olayın kahramanınında iki ortak özelliği ve güzelliği var! Birincisi,yaptığı iyiliğin-hayrın duyulmasını istemiyorlar,diğeride ikisininde Zara’ya bağlı Korkut köyünden olması.İnsanın “Bende Zara’nın Korkut köyündenim”diyesi geliyor,değilmi!!