Son yıllarda imrenilerek bakılan, ülke kulüplerine örnek olarak gösterilen Sivasspor bu sezona kötü başladı. Üç yıldır katılmakla övündüğümüz Avrupa arenasında ise yine aynı şekilde çok kolay maçlar kaybetti. Bu kötü başlangıçta yönetimin transfer sürecinde yaptığı hatalar, teknik heyetin kamp döneminde yaptığı eksiklikler, taraftarın tribünleri boş bırakması kısaca herkesin ve hepsinin payı var. Kötü gidiş biraz uzun sürünce, her türlü sonuçta aslan payı yönetimin olunca tribünlerden de ilk kes istifa sesleri yükseldi.
Tam da bu arada bir başka ses daha duyuldu. O da Sivasspor’un eski yöneticilerinden Serkan Aydın’ın sesi oldu. Serkan Aydın 2019’dan geçtiğimiz Mayıs ayına kadar Mecnun Otyakmaz yönetiminde görev yapıyordu. Özellikle Henrike transferinde aktif rol oynadı, bonservis bedelini karşıladı. O hesaptan halen beş yüz bin lira alacağı da var. Ekonomik olarak üzerine düşeni her yıl yerine getirdi. Ankara deplasmanlarında Sivasspor’u sahip olduğu otelde ücretsiz konaklattı. Kısaca katkı sağladı. Kanına kulüp yöneticiliği aşısı girdiği için, Sivasspor yönetiminden ayrıldıktan sonra Altay, Göztepe, Keçiören gibi kulüpleri almak için girişimde bulundu. Buraya kadar olan gayet normal, her kulüpte yaşanacak cinsten şeyler.
Gelelim olmaması gereken anormal davranış biçimlerine. Serkan Aydın bir Sivaslı, iyi bir taraftar, eski bir yönetici. İyi bir taraftar takımının kötü gidişini fırsat bilmez. Eski bir yönetici, içinden çıktığı yönetimi hedefe koymaz. Maalesef Serkan Bey bunu yaptı. Şimdi diyebilir ki “içinden çıktığım yönetim daha ben içindeyken bana karşı yanlışlar yaptı.” Haklı da olabilir. Ancak yine yapmamalıydı.
Takım biraz kötü sonuçlar alınca Serkan Bey fırsatı ganimete çevirip Sivasspor’a başkan olmak için kolları sıvadı. Sosyal medya aracılığı ile taraftar grupları üzerinden gündem oluşturmanın telaşına düştü. Onların isyanına tercümanlık yaptı. Onları organize ederek yönetimin istifa etmesini sağlamaya çalıştı. Bu yöntemle Sivasspor’u almanın yollarını aradı. Sivasspor’un taliplerinin olması, sahip çıkmak isteyen insanların varlığı bir taraftar olarak bizi mutlu eder, ancak bu yakışmadı.
Gelişmeleri gözlemlediğim kadarı ile Serkan Aydın Sivasspor’u seviyor, Sivasspor’a başkan olmayı da çok istiyor. Ancak Serkan Aydın Sivas’ı da Sivasspor’u da tam tanıyamamış, anlayamamış. Sivasspor bir Fenerbahçe, Galatasaray, Altay, Ankaragücü, Trabzon, Eskişehirspor değil. Bunlar gibi taraftar grupları eliyle yönetim ele geçirilecek bir kulüp hiç değil. Sivasspor’da kulübe başkan olmak eski yönetimi hedefe koyarak, yıpratarak olmaz. Birlikte çalışarak ikna ederek olur.
Sivasspor’un bugünkü yönetiminde bulunan isimler ortalama 20 yıldır bu görevde. Kendilerini istifaya çağıran taraftar gruplarının yaş ortalamasından daha uzun bir süredir kulübe hizmet ettiler. Kaldı ki bu isimler şehrin siyasetinde, ticaretinde, STK’sında etkili, yetkili isimler. Buraları ikna etmeden Sivasspor Başkanlığı söz konusu dahi olamaz. Bunun en iyi örneği de şu anki yönetimin ta kendisidir.
2004 Nisan’ında rahmetli Osman Seçilmiş yönetimi bırakmış, Kulüp divanda kalmıştı. Divanın bir üyesi olarak yakından biliyorum. O günlerde tribünlerin tamamı Mecnun Otyakmaz’ın başkan olmasını istiyordu. Ama bu onların isteği ile olmadı. Mecnun bey iki hafta bekledi. Şehrin bakanından, belediye başkanına, valisine ve STK başkanlarına kadar herkesi bu fikre ısındırdı. Onların gönlünü aldı. Yapabileceğine onları ikna etti. Onların tavsiyeleri ile bir yönetim oluşturup Sivasspor başkanı oldu. Şimdiki yönetimin 20 yıl görevde kalmasının iki nedeninden birisi bu, diğeri ise mevcut yönetimin kendinden önceki yönetimin içinden çıkmasıdır.
Elbette Sivasspor yönetimi bir gün değişecek. Başarısız olursa zaten devam edemez. Başarılı olsa da en nihayetinde Mecnun başkan ve yönetimindekiler fani, bir gün bırakacaklar. İşte o zaman Sivasspor’un kazasız, belasız yoluna devam etmesi için gelecek yönetimin ana nüvesinin yine mevcut yönetim içinden çıkmasında her zaman fayda vardır. Serkan Aydın da bu yönetim içinde bulunmuş biri olarak yakışır, ama yöntem böyle olamaz.
Kaldı ki içinde bulunduğumuz süreç bir kongre sürecinden ziyade bir kenetlenme, bir toparlanma süreci olmalı. Sağ salim gemi limana yanaştırıldıktan sonra kongre tartışılır, konuşulur. Sivasspor’un hayrına olacak şekilde karar bağlanır. O gün geldiğinde rekabetin olması Sivasspor’a yarar. Ancak o güne kadar karşılıklı ithamlar hem kişileri hem de kulübü yıpratır. Naçizane Serkan beye tavsiyem, kavga ederek değil ikna ederek talip olmasıdır…