Şimdiki Sivaslı gençlerin en büyük şansı yaşadıkları şehrin takımı olan Sivasspor’un Süper Lig’de oynamasıdır. Süper Ligde mücadele eden takımlara baktığımızda 81 ilde sadece 11 ilin Süper Ligde yer alması Sivasspor’un başarılı bir noktaya geldiğinin en büyük göstergesi olsa gerek. Önceki şartlarda hayal bile edemezdik Avrupa Kupalarında oynayacağımızı. Gerek idari olarak gerekse de Yiğidolar olarak sporculara verilen destekler ve oynanan güzel futbol ile bu başarıyı yakalayabildik. Bu başarının yakalanması kadar sürdürülebilmesi de çok büyük önem arz etmekte. Bu sezon yaşadığımız sıkıntılar başarı grafiğimizi sürdürmemizi biraz sekteye uğratacak gibi görünüyor.
Yiğido olmak kırmızı beyazlı, üç yıldızlı Sivasspor’a gönül vermek tabi ki sadece başarıya endeksli olmamalı. Gönül verdiğimiz takımımız hangi ligde ve nerede nasıl oynarsa oynasın kayıtsız şartsız destek verilmesi gerekir. Tabi bu destek verilirken görülen yanlışlıklar eleştiri konusu olmalı. Çünkü eleştirinin olmadığı hiçbir noktada başarının gelmesi mümkün değildir. Eleştiri yapılırken yıkmadan dökmeden yapılması daha da büyük anlam ifade edecektir. Gerçi biz Türk insanı olarak eleştiriyi de övgüyü de abartılı yapmayı seven insanlarız. Bu bağlamda geçmiş yıllarda Sivasspor’un yakaladığı başarıları abarttığımız günlerde oldu, çok aşırı yerdiğimiz günler de oldu. Tüm bu gelişmelerin ışığında Sivassporumuz başarı grafiğini hep yukarı taşımaya devam etti.
Hayatın içinde en önemli olgulardan bir tanesi sevdiklerimizi ve dostlarımızı sıkıntılı günlerinde yalnız bırakmamaktır. Bu sezon Sivasspor’u sevenler ne yazık ki takımlarını yalnız bıraktılar. Bu hareket Yiğidolara hiç yakışmadı. Çünkü bu takımın tek sahibi onlar. Ne olursa olsun takımlarına sahip çıkıp her daim desteklerini esirgememeleri gerekir. Sivasspor olmakta bunu gerektirir.Her ne kadar bu sezon takımımız yalnızlara oynasa da sezon başından beri takımlarını desteklemek için her maç tribünlere gelen üç bin civarında Yiğidoları da canı gönülden kutlamak gerekir. İşte gerçek Yiğidoluk budur.
Bu sezonun ilk bölümünde iki farklı Sivasspor izlediğimizi de altını çizmek gerekir. Avrupa’da başarılı olan bir Sivasspor bizleri mutlu ederken Süper Ligde mücadele eden Sivasspor ise bizleri fazlasıyla üzmektedir. Dünya Kupası maçları için verilen aranın takımımıza olumlu etki yapması en büyük temennimiz. Dünya Kupası demişken Sivassporumuza transfer edilip ve beğenilmeyen kaleciler Milan Borjan ve Sergio Rochet kendi ülkelerini Milli Takımlarında kaleyi korumalarının farklı bir anlam taşıdığını belirtmek isterim.
Sonuç olarak Sivasspor kadrosunda yer alan birçok futbolcunun başarılı isimlerden oluştuğunu ama bazılarının Sivasspor’da istenilen performansı sergileyemediğini görmekteyiz. Yani gelen futbolcuların kamuoyunda söylendiği gibi çok da kalitesiz olmadığını belirtmek isterim. Süper Lige verilen aradan sonra birbirinden önemli maçlar bizleri beklemekte. Bu süreçte takımımıza azami desteği vererek gerçek Sivassporlu olduğumuzu göstermeliyiz.
Sivasspor’lu olmanın öncelikle takımımıza sahip çıkmakla olacağını bilmeliyiz. Yiğidoların takımlarına canı gönülden sahip çıkacaklarına da yürekten inanıyorum. Haydi Yiğidolar! Sivassporlu olmanın bir ayrıcalık olduğunu cümle aleme gösterelim!
