Fiorentina maçı ile ilgili sıralanacak çok eksiklik, eleştirilecek çok fazla konu var. Ancak bizim önce yapmamızı gerekeni yapıp Sivasspor’a teşekkür borcumuzu ödememiz lazım. Son üç yıldır ülkemizi Avrupa arenasında temsil ettiğin için, özellikle bu sezon Konferans Liginde ortaya koyduğunuz başarılı performans için, ülke puanına yaptığınız katkı için bize yaşattığınız son on altı turu heyecanı için Teşekkürler Sivasspor…
Gelelim perşembe gecesi oynanan karşılaşmaya. Bu sezon süresince Rıza hoca en çok seyircinin ilgisizliğinden şikâyet etmişti. Konferans ligi gruplarında kısmen seyirci tribün desteği verse de lig maçlarında neredeyse yokları oynamıştı. Fiorentina maçında ise seyirci rekoru kırıldı. Yiğidoların bu maça ilgi göstermesi beklenen bir şeydi. İki gün kala satılmayan on bin bileti Sivas Belediyesi alıp bedava taraftarlara dağıtınca stadyumda büyük taraftar desteğinin olacağı gözükmüştü. Stadyuma gelindiğinde ise ilginin beklenenden daha fazla olduğunu gördük. Taraftar maçın başında takımına itici güçte oluşturdu, sahaya çıkan on biri gayet iyi motive etti.
Tribün desteğini arkasına alan kırmızı beyazlı ekip maça iyi de başladı. Karşılaşmanın beşinci dakikasında Caicedo ilk şutu çekerek rakibi tehdit etti. Sonra aynısını aynı güzellikte Erdoğan yaptı. Sivasspor 12. dakikada Charisis’in sakatlanmasına rağmen ilk yarım saate sahaya doğru yerleşti alanları iyi kapattı. Zaman zaman rakibi geri itmeyi de başardı. 35. dakikaya gelindiğinde ise Erdoğan Cofie’in attığı uzun topu kontrol etti, içe katetti, rakibin sağ beki Dodo’yu üzerine çekip ceza sahasına girmeden uzak direğe mükemmel bir şut çıkararak Konferans Liginin en güzel gollerinden birini atarak Sivasspor’u öne geçirdi.
Golün sarhoşluğu geçtikten sonra gördük ki Sivasspor 1-0’ı nasıl oynayacağını çalışmamış ve yine gördük ki aslında Fiorentina bize karşı ilk yarım saatte vites yükseltmeden oynamış. O dakikadan sonra aradaki kalite farkı ve fiziki üstünlük ortaya çıktı. Rakibin teknik direktörü kenarlardan girmeyi başaramadığı Sivasspor ceza sahasına ortadan girmenin yolunu denedi. Bunun için iki kenarda oynattığı Ikone ve Gonzalez’i sıra ile ortaya çekerek Sivas kalesine diriplinkle girmeye çalıştı. Gonzalez bir yaptı şans yanımızdaydı, ikinci yaptığında Bonoventore ile ikiye biri yaptı topu altı pasa kadar taşıdı, Kalecimizin ilk maçta olduğu gibi üzerine gelen topu elinden kaçırması ile birlikte Gabral skoru eşitledi.
İkinci yarı tam bir kâbustu, Fiorentina Milankoviç’le, ikinci golü buldu. O golden sonra iyice dağılan ve oyun disiplininden kopan Sivasspor üçüncü golü Goutas’ın kafası ile kendi kalesine attı. Maçın skorunu belirleyen golü ise iyice dağılmış Sivasspor ağlarına göndermek, sonradan oyuna giren Castrovilli için zor olmadı.
Bu seviyelerde Fiorentina’dan dört gol yemek şaşırtıcı olmaz. Ancak bu kadar basit, bu kadar kolay, bu kadar ucuz goller yenmemeliydi. Son on altı turunda Avrupa’nın köklü kulüplerinden birine elenmek sürpriz olmaz lakin takım kaptanınız durmuş oyunda tekme atarak kırmızı kart göremez. Mağlubiyet ağır gelebilir amma taraftarınız sahaya atlayıp rakip futbolcuya yumruk atamaz. Hatalı goller yedi diye kendi kaleciniz yuhalanmaz, maçın bitimine 20 dakika kala stadyum boşaltılmaz. Gitmeyip kalanlar size bu kadar başarı yaşatmış yönetime istifa diye bağırmaz. Ancak bütün bunlar Sivasspor tarihinin en önemli maçlarından biri olan Fiorentina maçında üst üste yaşandı. Oysaki olması gereken skor ne olursa olsun bu takımın alkışlarla uğurlanmasıydı.
Saha dışı eksikliklere gelince; böylesine tarihi maçlardan birini oynuyorsunuz, sahanıza futbol kültürü oturmuş büyük bir kulüp geliyor, o zaman bileceksiniz ki o kulüple birlikte taraftar ve o ülkenin medyası da gelecek. O zaman sizin her açıdan iyi hazırlanmanız ve işi şehriniz adına bir piar çalışmasına dönüştürmeniz gerekir. Biz ne yapmışız, kocaman bir hiç… İtalya’nın reytingi en yüksek televizyonları, radyoları, gazeteleri Sivas’a gelmiş, basın tribününde internet çalışmıyor. Tuvaletlerde sular akmıyor. Oturduğu sandalyenin ayağı, kolunu koyduğu masanın üstü kırık…
Kısacası Sivasspor’u eleştirelim, eleştirelim de oraya gelene kadar aynaya bakıp kendimizi eleştireceğimiz çok şey var. Kısacası buralar bize çok fazla vesselam…
