Milli ara öncesinde kazanılan Ankaragücü maçından sonra başkan acı gerçeği bir kez daha dile getirdi: “Sivasspor’da mali açıdan durum berbat.” Bu açıklamanın yapıldığı sezonun Avrupa’da başarılarla dolu bir sezon olduğunu, gruplardan lider çıkıldığını ve o kulvardan gelen hatırı sayılır bir para olduğunu düşünürseniz durumun ne kadar ciddi olduğunu da anlarsınız. Yani demem o ki bu yıl Avrupa’da bu kadar başarı sağlanmasa ve o paralar da gelmeseydi ekonomik olarak bitmiş bir kulübümüz olurdu.
İçinde bulunduğumuz şartlarda bir Anadolu kulübünün süper ligde mücadele etmesi son derece güç. Sivasspor gibi küçük Anadolu kentlerinin takımlarının orada kalıcı olması ise çok daha güç. Bu sezon seyirci stadyuma gelmediği için Sivasspor yeterince hasılat elde edemedi. Ekonomik kriz nedeni ile ekstra sponsor bulamadı. Geçmiş senelerdeki galibiyet sayısına ulaşamadığı için başarı hasılatı düştü. Yayıncı kuruluş döviz kurunu sabitlediği için yayın gelirleri eridi. Böyle olunca artan maliyet karşısında bütçe cüce kaldı…
Önümüzdeki sezonlarda bu durumun daha da ağırlaşacağını varsayarsak Sivasspor’un takım yapılanmasında uyguladığı yöntemi değiştirmenin kaçınılmaz olduğunu söylemiz iddialı bir niteleme olmaz. Bu şartlarda ver Avroları, al yabancı futbolcuları yöntemi işlemez. 24 kişilik kadronun 16’sı yabancılardan oluşamaz. Artık zorunlu olarak öze dönme zamanı. Hep konuşulur alt yapıdan yetiştirip oynatmak diye. O da çok kolay değildir. Yıllar ister, zaman ister, sabır ister ayrıca o da ek bir yatırım ister. Sivasspor yıllarca o tarafa bakmamasına rağmen son beş yılda alt yapıya ciddi önem de verdi, yatırım da yaptı. Önümüzdeki sezonlarda bunun meyvesini de yiyecek.
Yalnız süper lig seviyesinde tamamen alt yapıya dönerek yarışmanın da mümkün olmadığı bir gerçek. Sivasspor alt yapısını güçlendirmeye, oradan çıkan oyunculara şans vermeye mecbur ama bir o kadar başka bir kulvara da yönelmek zorunda. O da alt liglerin iyi taranması ve takip edilmesidir. Fransa, İsveç gibi ülkelerin alt liglerinden oyuncu transfer eden Sivasspor’un kendi ülkesinin alt liglerine kör ve şaşı bakma lüksü olamaz.
Zira Sivasspor geçmişte zaman zaman alt liglerden kadrosuna kattığı oyunculardan maksimum verim almayı başarmış bir kulüp. Şu anda takım kaptanlığını yapan Hakan Arslan alt ligde bulunan Samsunspor’dan alınmıştı. Geçmişte Sezer Badur ve Onur yine alt ligden gelmişti. En son Erdoğan Yeşilyurt, Emre Kılınç ve Mert Hakan Yandaş alt liglerden alınmıştı. Aynı uygulama genişletilmek zorunda. Sadece bir alt lig değil alttaki tüm kulvarlar bir ekip oluşturularak her sezon takip edilmeli. Oradan kadroya katılacak yerli ve yetenekli oyuncular en fazla bir yıl sonra Sivasspor’a artı katar…
Oradan keşfedilecek futbolcuların sayısını her artırdığınızda bütçe giderini aşağıya çekersiniz. Oynatırsanız düşük maliyetli futbolcunuz olur, parlatır satarsanız kasanıza büyük girdi olur. Her iki durumda da akıllı bir iş yapılmış olur. Sivasspor gibi kulüpler bundan kaçamaz. Bizim gibi takımların bu kulvarlarda kalıcı olabilmesinin tek yolu bu. Aksi takdirde yabancı paralarla alınan yabancı futbolcularla işi götürme şansımız yoktur. Artık yapılacak borçların yöneticilerden tahakkuk edeceğini de düşünürsek kulüplerin başına yönetici bulmakta da zorlanırız. Zorunlu olarak öze dönüş asrına giriyoruz…
