reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

3. Dünya savaşı öncesi sonrasından daha önemli

Yayınlanma Tarihi : Google News
3. Dünya savaşı öncesi sonrasından daha önemli

Ben 2008 yılında kelime aldığım bir makalede o yıl Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan Osetya savaşını ‘3. Dünya savaşının fitili’ olarak değerlendirmiştim. Ukrayna savaşı öncesi birçok kişi Putin’in blöf yaptığını iddia ederken ben Ukrayna’ya girmekten başta çaresi bulunmadığını yazmıştım. Putin ile gücünü geri kazanan Rusya’nın bu hamleleri her he kadar ‘ABD kuşatmasını kırma’ olarak nitelendirse de bence olan 3. Dünya savaşının ön hazırlıklarıydı.

Yakın coğrafyamızda yıllardır devam eden askeri gelişmeler bu çerçevede değerlendirilebilir. Özellikle ülkemizde, 5-6 yıldır devam eden savaş ekonomisi, savunma sanayisindeki tarihi hamleler, özellikle Suriye ve Irak’ın kuzeyinde oluşturduğumuz sınır güvenliği, kara sularımızdaki hakimiyet genişlemesi, Azerbaycan ve Ermenistan ile yaşanan gelişmeler, iç güvenliğe yönelik terörü bitme noktasına taşıyan çalışmalar, ABD ve Avrupa’ya bağımlı dış politikadan uzaklaşarak Doğu ve Arap ülkeleriyle olan yakınlaşmalar ve anlaşmalar ülkemiz adına yapılan hazırlıklara örnek gösterilebilir.

Geçtiğimiz aylarda yabancı politikacılar tarafından telaffuz edilen 3.dünya savaşı ülkemizde;  önce Akar, Fidan, Bahçeli ve son olarak Cumhurbaşkanımız tarafından da seslendirildi. AB tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan 2030 yılına kadar olan savunma bütçesindeki astronomik artışta bu savaşın artık kaçınılmak bir kabul olduğunu gözler önüne seriyor.

Elbette bu savaş öncekilere kıyasla çok daha büyük yaralar açacak ve yıkımlara neden olacaktır. Neticesinde kazananlar tarafından yeni bir dünya düzeni oluşturulacaktır. Tek dünya devleti, çok kutuplu dünya, dijital dünya, tek para gibi birçok teori bulunmakta. Ülkelerin  neticede bugün ki konumlarından daha iyi bir konumda yer alabilmesi için savaşın öncesi sonrasından daha önem arz etmekte.

Dünyayı ABD, ABD’yi FED, FED’i ise Rockefeller ailesi ve  Rothschild ailesinin birlikte yönettiği söylenir. Özellikle 1. Dünya savaşı öncesinden günümüze kadar dünyayı bu ailelerin dizayn ettiğini söyleyebiliriz. Ancak yakın tarihte bu biri Hristiyan diğeri Yahudi olan iki aile arasındaki soğuk savaşa şahitlik ediyoruz. Bunun yansımalarını tüm dünyayı saran ekonomik çalkantının yanı sıra, Trump ve Biden arasındaki ki ABD seçimlerinde de gördük. Bir aile petrolden elini çekip sermayesini farklı alanlara kaydırırken diğer aile ise varlığının büyük kısmını Çin’e taşıdı. FED ise yakın tarihte Çin merkez bankasıyla tabiatına aykırı bir şekilde ilişki içerisine girdi. ABD seçimlerinde çokta alışık olunmayan, geçen seçimlerinde gördüğümüz ayrılıkçılık öyle görünüyor ki önümüzdeki seçimde iç savaşa dönüşecek.

ABD’de bakanlık seçimi öncesi aslen İrlandalı Katolik bir ailenin çocuğu olan Biden’in adaylıktan çekilerek yerine yardımcısı olan ve kendisi gibi Katolik olan Kamala Devi Harris’i destekledi. Harris çok kısa sürede aslen Yahudi olan Trump ile arasında ki oy farkını yüzde 1’e kadar düşürdü. Trump, bakanlığı döneminde ve sonrasında Kennedy suikastı dosyasının yeniden açılması gerektiğini seslendirip Yahudi lobilerini hedef almış gibi görünse de 2017 yılında tüm tepkilere rağmen Kudüs’ü İsrail’in resmi başkenti olarak tanıdı. Geçtiğimiz Mayıs ayında ise Gazze’deki vahşetten dolayı  Netanyahu’yu eleştirdi ve Gazze’de savaşı bitirmek için İsrail’e destek vermemeyi düşündüğünü açıkladı. Harris ise 2017 yıllarında “Müslümanlara ve göçmenlere yönelik saldırılara ‘yüksek sesle’ karşılık verilmesi gerektiğini” ifadesinde bulunmuştu. Bu keskin dönüşler ve tezat açıklamalar siyasetin gereği olarak nitelendirilse de birçok ülkenin 3. Dünya savaşı öncesi alacağı taraf ve belirleyeceği stratejilerde bu seçimin sonucunu beklediğini söyleyebiliriz.

2.Dünya savaşı sonrası kurulan Milletler Meclisi nasıl 2. Dünya Savaşı sonrası yerini Birleşmiş Milletlere bırakmışsa öyle görünüyor ki 3. Dünya Savaşı sonrası yeni bir düzen oluşturulacak, yeni aktörler sahneye çıkacak. Elbette yenidünyada masada söz sahibi olacak ülkeler, savaş öncesi doğru stratejiler belirleyenler ülkelerden oluşacak. Bu nedenle öncesinin sonrasından dana önemli olduğunu söyledim. Ben şahsen ülkemizin bu savaşta öncekilerin aksine kaybedenler değil de kazananlar tarafında olacağına inanıyorum. Güneş elbet doğudan yükselecek ve dünyanın akıbeti 5 ülkenin ağzında kalmayacak.

YORUM YAP