Şu sıkıntılı, etrafımızı ateş çemberinin çevirdiği günlerde market mağaza görüntülerini görüp utandınız değil mi?
Belki hepimiz değilse de, biraz utananımız kalmıştır inşallah.
Bu görüntüleri sadece dün ve ilk defa yaşamadık ki. Bu görüntüler çok daha önce defalarca yaşandı ve daha kötüsü de yaşanacak, yaşacağız hep birlikte. Tarih hep tekerrür eder çünkü.
Zincir mağazalarının haftanın belirli günlerinde, belirli ürünlerde yaptığı indirimler vardır, bilirsiniz.
Onları kapış kapış edebilmek için, insanların birbirleri ile kavga ettiğini, kadınların kavgasına, zabıtaların, polisin müdahil olduğuna şahit oldu bu gözler.
Hele hele belirli sayıda ve stoğu az gelen ürünlerde araya adam konulduğunu, mağazanın içeriden fethedildiğine şahit oldum.
Bugün yağ kuyruğunda yaşanan kavga, iki sene önce meşhur Lippo’cu dayının sokağa çıkma yasağından önce marketten bir şeyler götürme kavgasında yaşanmamış mıydı?
Ya benzinlikler, petrol istasyonları, oralar farksız mı?
Dünkü patlıcan biber patates kuyrukları.
Saklanmış soğanlar patatesler, belediye dağıtımlarında yaşanan hadiseler, bundan farksız.
Ramazan yardımlarının dağıtımı bu ülke için, bu millet için utanç kaynağıdır. Yardım dağıtmayı demiyorum, esastan demiyorum yani usulden diyorum. Usulden bozmak lazım, bu yardım meselesini.
Bu yardımların dağıtımında bile başkalarının kayrıldığını iddia eden insanların şikayetlerini bilirim,dilekçeleri okumuştur bu gözler..
Bir şekilde inandığı, inanmak zorunda kaldığı, gerçek ahiret yolculuğuna mihmandar olacağına inandığı sözde mürşitlerin, alimlerin giysilerinden bir parça koparabilmek için, kadınların erkeklerin birbirlerini nasıl ezdiğine şahidimdir.
Sevgili muhtarlarımız alınmasın ama, Türkiye siyasi seçimlerde çıkan kavgaların cinayetlerinin büyük çoğunun sıradan bür muhtarlık seçimlerinde olduğunu hatırlatırım.
Ya bu bırakın muhtarlık seçimlerini okullardaki sınıf başkanlığı, partilerin mahalle teşkilatları, sandık kurulları seçimleri bile 7,2 şiddetinde deprem gibi geçer kimi zaman.
Kısra Marol, Gölge Zanlı, Pidem Yanmaz isimli ekran tacirlerinin programlarına az buçuk bakın, ne facialar yaşanıyor ve yaşanmış göreceksiniz.
Ana akım medyanın ana haber bültenlerini elinizde kalem kağıt yazmaya başlayın verilen 30 haberin 26 sı cinayet darp hırsızlık yapma uyuşturucu kadına çocuğa sağlıkçıya. şiddet
Hepsi mi? Tabi ki değil. her zaman mı, el cevap yine tabi ki değil.
Ama gittikçe artan var dozajı şiddetlenen bir şekilde.
Sadece bugünün günahı değil, bugünleri birlikte yaşadıklarımızın günahı da değil.
Her zaman söylüyorum, yaptıklarımız yüce Yaradan’ın gücüne gitmiş olmalı…
Şimdilik sadece bu kadar diyelim.
Haftaya görüşelim….