reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Şehrin Kimliği Üzerine

Yayınlanma Tarihi : Google News
Şehrin Kimliği Üzerine

Hiç düşündünüz mü, bilmiyorum. Doğup büyüdüğümüz şehre ait bir şey duyduğumuzda ya da gördüğümüzde dikkat kesilir, ilgilenir, inceler ve bilgi edinmeye çalışırız.

Bizi, o topraklara çeken bir şey vardır.

Öyle ki, çok alakadar olmasak dahi şehrimizin futbol takımının yaptığı maç sonucunda galibiyetiyle sevinir, yenilgisiyle üzülürüz. Şehrimizde meydana gelen sel felaketini, yangını, doğal afeti duyduğumuzda içimiz burkulur hep… Hele başka bir şehirdeysek şehrimize ait trafik plakasını taşıyan bir aracı görmek bile bizi heyecanlandırır; durur bakarız, içimiz kabarır; bir dosta kavuşmanın heyecanı yaşarız. Bizim oralara ait bir türküyü duyduğumuzda sılanın hasretine kapılır, hüzünleniriz hemen… Sazın ve sözün efsunkâr ritmi alır götürür bizleri o günlere ve o topraklara…

O topraklar ki, çocukluğumuzu taşır, hatırlarımızı yaşatır. Orada doğmuş, orada büyümüş olabiliriz; hatta bütün bir ömrümüzü orada geçirmiş olabiliriz… Adımlarımızı attığımız sokak orasıdır; top koşturduğumuz, aşık, kömen, cıncık oynadığımız, kışın ayazında kızaklarımızla yarış yaptığımız yer orasıdır. İlk aşkımız ya da ilk kavgamız orada olmuştur. Bizim sokağımızdır orası, mahallemizdir, şehrimizdir; bizimdir kısacası… Mescidiyle, okuluyla, dallarından meyvelerini kopardığımız ağaçlarıyla bizimdir; bize aittir, bizden parçalar taşır, biz de oralardan… Nerelisin denildiğinde mahallemizi söyleyerek gurur duyduğumuz, mahallelimiz gibi olmaya ve davranmaya çalıştığımız yerdir orası…

Muhakkak ki mekanlar bizleri bir yere ait kılar. Ama bir yere ait olmak sadece o yerde ikamet etmek demek değildir. O mahallede o şehirde oturmak önemlidir ve gereklidir ama o yere ait olmak için, o bölgede oturanlar gibi davranmak, tavır almak insanı o mahalleli veya o şehirli yapar ancak…

İşte o zaman, “kimsin” ya da “nerelisin” denildiğinde her ne kadar mekan olarak mahallemizi veya şehrimizi teleffuz etsekte, o mahalleli ve şehirli gibi davranış sergilediğimizde oralı olarak intiba bırakırız insanların üzerinde… Zira, farklı şehirlerde karşılaştığımız insanlar bizim davranışlarımıza, sözlerimize ve tavır alışlarımıza bakarak, farklılığımızı ayırt eder ve bizi başkalarından ayıran hususun idrakiyle “kim” ve “nereli” olduğumuzu sorarlar.

Bu sorunun cevabı ikamet adresimizin ötesinde bizi biz yapan ortak değerlerimizin hayatımıza ve davranışlarımıza yansıyan ve yaşam biçimimizi oluşturan özellikleridir, kültürüdür ve kimliğidir.

Bir şehre ait olmak o şehrin kültürel potasında erimek onu benimsemektir, o kültürel dokuyu bir yaşam biçimi olarak kabullenmek ve yaşamaktır. Aynı mahalleli veya aynı şehirli olmak ortak davranış paydasında bir arada olmaktır.

Bu kültürel doku dar anlamda mahallelikten başlayıp halkayı genişleterek önce kendi şehrine ve daha sonrada ülke tamamına yayılan mahallilikten milliliğe ve oradan evrenselliğe uzanan geniş bir çerçeveyi kapsar. İçiçe halkalardır, birbirini tamamlayan ve bütünleyen… Bir medeniyet inşasıdır kısacası…

Şehir, kendine şekil veren insanın ruh dünyasının maddeye ve mekâna dönüşmüş halini alır. Şehir ve insan öyle bütünleşir ki, Necip Fazıl’ın dizelerinde dediği gibi şehir ve insan içiçe girer adeta… “Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar/ Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar”.

Bu nedenledir ki, her insanın ruhu ve kimliği olduğu gibi şehirlerinde ruhu ve kimliği vardır. Şehri diğer şehirlerden farklı yapan ve anlamlı kılanda budur, kimliğidir.

“Kimlik”aslında “kim” olduğunun, “kimden” geldiğinin ve “nereli” olduğunun, hangi genleri taşıyarak, nasıl bir dokuya sahip olduğunun ifade biçimidir.

Bir şehrin ve insanın “kim”liği bir bakıma geçmişidir, birikimidir, geçmişten bugüne taşıdığı değerleridir ve geçmişin üzerine bugün neler ilave ederek, geliştirerek yarınlara bırakacığıdır.

İnsanların özgeçmişi olduğu gibi, şehirlerinde özgeçmişi yani bir tarihi vardır. Her ikisi de dünden bugüne taşıdıkları, varlıklarını oluşturan kültürel dokulara sahiptir. Bu doku ve birikim insanı ve şehri başka insanlardan ve başka şehirlerden ayırt eder; kendine özgü kılar, farklılığını ve özgünlüğünü temsil eden semboller ve hususiyetlerle belirgin olur ve anılır. Bu birikimler hem şehre hem de insana değer ve anlam katar. Yine bu birikimler onların varlık nedenleri ve kimliklerini oluşturur.

Aynı coğrafyadaki geleneksel ana dokudan beslenen kendilerine ait anlamlı ve derinlikli hususiyetleri, kendilerine özgü kimliği ortaya koyar. Kimliğini koruyan varlığını sürdürür, aksi durumda ana doku içerisinde erir ve karışır gider. Teknolojik imkanların mesafeleri ve duvarları ortadan kaldırdığı günümüz dünyasında çalışma ve yaşama ortamlarının tekdüze ve tek biçime dönüşmesi, geleneksel dokunun kendine özgü yaşama biçimini değiştirdiği bir süreci yaşamaya başlıyoruz artık…

Ve giderek şehirler tek tip, insanlar tek tip olmaya doğru hızla sürükleniyor. Her şehir birbirinin benzeri, her insan bir birinin kopyasına dönüşüyor.

Kısacası “kimlik”ler kayboluyor.

YORUM YAP