Kadına ve çocuklara karşı işlenen şiddet son günlerin moda sloganı. Tabi bu, fiziksel ve bedenen şiddetten beslenen argüman.
Yerel haber kanallarının birisi, sanıyorum Tarihi Kent Meydanı’nda röportaj yaparken Sivaslı aklı kıt bir dayıya geliyor.
“Ben şiddete karşıyım diyerek söze başlayan bu aklı kıt dayı, “emme bazı kadınlar da hakediyor yani, yani alnından alnından kaşıyor.Bbu ve bu minvalde laflar ederken” derken, röportaj ilerleyince, yanında ki teyze, röportajı yapan genç kıza dönerek “Kızım bunu yayınlamayın, bu ne dediğini bilmiyor” diyerek olayı kapatmaya çalışıyor.
Mevzu kısaca bu ama, mesele nerede şimdi?
Mesele bu toplumun şiddet sarmalında öğütülmesi, şiddet kucağına itilmesi.
Bu sadece bugünün sorunu değil, haksız hukuksuz uygulamalar, devlet adına üniforma giyen, makam mevki sahibi olan bir takım asalakların sistemi dejenere ederek, sistemden beslenmeleri ve hukuku bu işlerine alet ve oyuncak etmeleri.
Bu konu 30-40 yıllık konulardır ama asıl nirvanası bu günlerdir.
Kaç yazım var ben bile saymayı unuttum, yahu şiddet sarmalını beslemeyi bırakın, bu şiddet sarmalı yarın bir gün sizi de vurur diye. Bakın vurmaya başladı ve daha kötüsü daha da şiddetle vuracak.
Toplumun kontrolsüz ve koordinesiz bir şekilde etnisitenin değişimi, yeni yeni getto ve varoşların kimlik değişimi, sizi daha çok kötü vuracak, göreceksiniz.
Meşhur Yol Geçen Hanı hikayesini duymuşsunuzdur, bizim sınırlarımız yol geçmeyen han olmuş, ipini koparıp gelen, bir şekilde hana giren yolunu bulup çıkamıyor nedense.
Bu günler bile size ne kadar masum ve sakin gelecek. Vahşet çığlığı henüz gelmedi ama İsrafil’in suru gibi ötmeye başladığının sinyalini veriyor.
Bir alçak gözünü kırpmadan polisi şehit edip, başka bir müptezel elince bıçakla durakta bekleyen polisin boynuna saplıyor, hastane koridorlarında yaşlı başlı bir teyze elinde pompalı tüfekle doktoru hemşireyi tehdit ediyor, bir sınır kaçağı elinde bıçakla öğretmeni görevi başında şehit edebiliyor.
Genç kızlarımız alçakça ve devletin yaşam güvencesi altındayken katledilip sokak ortalarına bırakılabiliyor.
Trafikte insanlar güpegündüz katlediliyor, dövülüyor. Savaş olsa bu kadar kayıp verir miyiz, sanmıyorum.
İşte bu şiddet sarmalı, çok geç bir kaç yıla kalmadan bu ipi başımıza dolayanların sırtına yapışacak ve sonu çok kötü olarak karşımıza çıkacak ve çıkmaya da devam ediyor.
Dün Niran vardı, önceki gün Zeynep, daha önceki gün Sümeyye, yarın Rojin’i konuşacağız. Biz Rojini konuşacakken, 12 bebeğin katili 47 isim daha katıldı, şiddet literatürüne.
Hepsini konuşacağız ama şiddeti hiç konuşmayacağız tamamı mı?
Kalın sağlıcakla.