
Diploma demek kolay mı?
Diploma yaşam mücadelesidir biliyor musunuz, insan yaşamında çok mu çok önemli, geçen onca yılın bilançosu, mirasıdır.
Diploma meselesi o yüzden önemlidir. Diploma deyince, bir kağıt parçasının ötesinde bir şeyler görürsünüz. Mücadele vardır, emek vardır, yarışma vardır, alınteri vardır, paylaşma vardır, anılar vardır, arkadaşlıklar, dostluklar vardır, Evlilikler, torunlar çocuklar vardır.
Malumunuz son günlerin en çok okunan romanı, en çok dinlenen okul tiyatrosu. Bir nevi yurttan sesler korosu aslında. Evet yanlış duymadınız, okumadınız demiyorum. Okumuşsunuz çünkü diplomanız var.
Eskilerin bir sözü vardı, derlerdi ki, “Okumak cahillik alır, eşşeklik baki kalır.” Son derece yanılmışlar. Okumak artık cahillik almıyor, okumak ekmek vermiyor, okumak helal lokmaya gitmiyor.
Yazılıyorsunuz, kimin ne olduğunu bilmediği bir alemde, üzerinde üniversite yazan bir ucubeye, tıpkı ehliyetiniz gibi, tıpkı kimlik cüzdanınız gibi evinize postayla geliyor.
Üstelik sahte diyorlar ama, karşılığı var, girin bakın edevlet sistemine, hemen görüyorsunuz.
Yıllarca okuyup diresek çürüten, diğer evladının boğazından kesip, bir kardeşi okuyup meslek sahibi olsun diye yıllarca ikinci işte çalışan babanın, evlere temizliğe gidip her türlü pisliğin, kirin, tozun ve çirkinliğin içinde kalan annenin gözyaşlarına, alınterine, emeğine yapılan bu alçaklığın heabı en ağır şekilde sorulmalıdır.
Ekran şebeklerine, medya soytarılarına, yok mentalist soytarılara, yok padişah tosuncuklarına ve onlara eşlik eden kepazeliklere aldırmadan, hesabını gittiği yere kadar sorun.
Bizim yaş grubumuz yada akran olanlarımız bilir, ellişer kişilik sınıflarda, ağabeylerimizin, ablalarımızın eskiyen güneşten siyahtan sarıya çalan önlüklerin, beyazdan griye çalan yakalıkların içinde sınıflara doluşurken, bugünlerin geleceğini bilemedik.
Okumak öğrencinin namusuydu, bize öğretilen temel felsefe buydu. Biraz uzun saçlarla sınıflara girmeye çalışıp, müdürlerin, müdür yardımcılarının, ellerinde bekledikleri traş makinalarıyla demiryolu yapılan saçlarımızın, elbiselerimize döküldüğünde, utancımızdan gözyaşlarımızın dökülemediği günlerde okumaya çalıştık.
O yüzden bu namussuzluğa kim prim verdiyse, veriyorsa yakasına yapışın. Görevi makamı, yeri yurdu ne olursa olsun. Bu milletin okuyan evlatlarının, gece gündüz alınteri döken, mum ışığında, kandiller, gaz lambaları ışığında çalışma gayretinde ki binlerce evladın onuru, şerefi için bu namussuzluğa göz yummayın.
Teksir kağıdından defter yapıp, kuş gagası kadar kalan kurşun kalemlere sap yapıp okuyan insanlara biraz saygınız varsa, buna göz yummayınız.




