
Ulaştırma Memur-Sen Sivas Şubesi’nin 7. Olağan Genel Kurulu başladı. 18 yıldır başkanlık yapan Ömer Vatankulu aday olmadı.
Ulaştırma Memur-Sen Sivas Şubesi’nin 7. Olağan Genel Kurulu, Sivas Öğretmen Evi’nde yapıldı.18 yıldan beri görevi başarılı bir şekilde sürdüren Şube Başkanı Ömer Vatankulu, delegelerin alkışlarıyla uğurlandı.
Genel Kurul öncesinde duygulu bir konuşma yapan Vatankulu “İnsanın hayatında öyle anlar vardır ki, bir ömrü birkaç dakikaya sığdırır. İşte ben bugün o anı yaşıyorum.
18 yıl önce bu yola çıkarken ne koltuk hevesi vardı içimizde, ne makam tutkusu… Bir hayal, bir iman, bir medeniyet iddiası vardı! Biz, menfaat köprüsünde buluşmadık, biz bir ideal ırmağında karşılaştık.
Ve bugün buradayım…
Arkamda 18 yılın hatırası, önümde bu davanın aydınlık yarınları… Biraz hüzün, çokça gurur, ve en çok da şükür var yüreğimde.
Kıymetli kardeşlerim,
Bu yola çıkarken ne koltuk sevdası vardı içimizde, ne makam hırsı… Biz, bir idealin peşinden yürüyen yolcular olduk. Çünkü biliyorduk ki sendikacılığı dava ruhuyla beslemeyenler, günü kurtarır ama geleceğe iz bırakamaz. Biz günü değil, yarını inşa etmek için buradaydık.
2003 de Sivas ta Ulaştırma Memur-Sen Bir avuç dava adamı tarafından kuruldu. Kurulduğunda etki alanı sivas tan kars samsun ve trabzon’ a kadar geniş bir alana hitap ediyordu.
2008 de şube başkanı olduğumda Sivas’ta 48 üye toplam bölgede 187 üye ile teslim aldım. 9 ayda tarihi rekor kırarak 1897 üye sayısına ekibimle birlikte çıkardık. Bu tarihte Ulaştırma Memur-Sen Genel merkezimizin toplam üye sayısı 2350 iken 4247 ye çıktı. 2011 de bizim bölge üçe ayrıldı; Samsun ve Erzurmda şube oluşturuldu. Sendikamızın sivas’ ta kurulduğu ilk andan bugüne kadar hizmet eden başkan, yönetim kurulu üyesi, temsilci ve üye olarak emek ve destek veren herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Ahirete irtihal edenlere rabbımdan bağış diliyorum.
KIYMETLİ KARDEŞLERİM DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI.
Biz bir sendika kurmadık; biz bir medeniyet inşa etmeye yola çıktık. Çünkü biliyorduk ki sendikacılık, yalnızca bordroya rakam eklemek değildir; sendikacılık, inancı olan adamların, ideal sahiplerinin işidir.
Rahmetli Mehmet Akif İnan, bu hakikati ne güzel özetlemişti:
“İnanmış bir adam, en büyük kalabalıktır.”
Biz inanmış adamlardık… Bir maaş uğruna değil, bir dava uğruna bir araya geldik. Hep dedik ki:
“Bizim sendikacılığımız yerli olacak, milli olacak; sadece cebin değil, kalbin sendikacılığı olacak.”
Bu çatı altında biz, fedakârlığı öğrendik, sabrı öğrendik, kardeşliği öğrendik. Çünkü burası bir menfaat masası değil, bir dava sofrasıydı.
Rahmetli Akif İnan’ın dizeleriyle hatırlayalım:
“Bir gün gelir gideriz, gölgesiz kalır ağaç,
Ardımızdan gelenler, yeşertir yaprak yaprak.”
İşte bugün o gün…
Ben bu emaneti devrediyorum, ama gölge çekilse de çınar köklerinden yeniden filizlenecek, dallarını göğe uzatacak. Çünkü biz emaneti şahıslara değil, davaya teslim ettik.
18 yıl boyunca neler gördük? Fırtınalar esti, dalgalar kabardı, yollar bazen sarpa sardı. Bazen yalnız kaldık, bazen yorgun düştük, bazen taşlandık. Ama hiçbir zaman “küçük boynu bükük sevdadan” vazgeçmedik.
Çünkü bu dava, bizim sevdamızdı. Bu dava, bir medeniyetin yeniden dirilişiydi.
Ve bilin ki dava adamlığı, makamda kalmakla değil, sadakatle ölçülür. Ben bugün sıfatımı bırakıyorum, ama neferliğimi asla bırakmıyorum. Bundan sonra da aynı ruh, aynı heyecanla bu davanın hizmetindeyim.
Bugün sizden tek bir şey istiyorum: Helallik…
Varsa benim hakkım, helal olsun. Sizler de hakkınızı helal edin.
Aziz dava arkadaşlarım, bu davanın bir tek kaybedeni vardır: Vazgeçenler.
Biz vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz! Çünkü biz biliyoruz ki:
“Bir sevdadır yaşadığımız, küçük boynu bükük bir sevda, ama Allah büyütecek.”
Rahmetli Mehmet Akif İnan, bizlere hep şu ufku gösterdi:
“Beni taşımıyor dünya, taşır gibi yapan rüzgar…”
Biz rüzgârla değil, imanla yürüdük! Bundan sonra da rüzgâr tersine esse bile, bu dava büyüyecek, bu bayrak dalgalanmaya devam edecek.
Ve son söz olarak diyorum ki:Rabbim, bu kutlu davayı, bu mübarek çatıyı daim eylesin. Birliğimizi bozmasın, yolumuzu açık etsin.
Allah’a emanet olun
Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda ŞARKIMIZ bizim…”dedi



