
Yarım asırdır Filistin topraklarında işgalci ve insanlık dışı tutumunu sürdüren İsrail, Gazze’de ortaya koyduğu soykırım politikasıyla Siyonistler dışında tüm dünyanın tepkisini çekti. İsrail için ortaya konulan tepki ve eleştiriler yerini nefrete bıraktı. Bir sonraki adım elbette fiziksel müdahaleler olacaktır. İsrail belki de kurulduğu günden bu yana hiç bu kadar yalnızlaşmamıştı. Sahip olduğu gücü diğer ülkelerin desteğinden alan İsrail artık bu ülkelerin birçoğu tarafından ‘terörist devlet’ olarak tanımlanmaktadır. Dünya devletleri karşısında saygınlık ve itibarını yitiren İsrail’in tek tutar dalı ve en büyük müttefiki ABD’dir. Birçok iç farklılaşma ve kutuplaşmalar ile boğuşan ABD, dünyanın jandarmalığı konumunu kaybetmenin arifesindeyken ne kadar daha İsrail’in insanlık dışı yayılması politikalarına destek verebileceği ise tartışma konusudur.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, inanıyorum ki gelecek yüzyılda tarih ve ders kitaplarında konu edilecek bir sözü var. Ne demişti? “Dünya beşten büyüktür”. Herkesin, Birleşmiş Milletler’in (BM) 5 daimi ülkelerinden Rusya’nın lideri Putin’in bile desteklediği bu söz, bence BM’nin yapısını büsbütün değiştirecek ya da BM’nin tasfiyesine neden olacak tarihi bir çıkıştı. Cumhurbaşkanımızın ne demek istediğini geçtiğimiz hafta hep birlikte gördük. Gazze Şeridi’nde derhal, şartsız ve kalıcı ateşkes sağlanmasını öngören Birleşmiş Milletler Genel M-Kurulu (BMGK) karar tasarısını, tüm ülkelerin oy birliği ile kabulüne rağmen 5 daimi ülkeden biri olan ABD’nin red oyu vermesi yüzünden kabul edilemedi. Dün dünya ülkelerine rağmen bir tek ABD’nin red oyu yüzünden terörist devlet İsrail’in katliamları engellenemedi. Bir dünyadan büyük oldu.
Yine aynı şekilde ABD bugün başlayan BMGK’nın 80. Oturumuna katılması gereken ve beklenen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve heyetinin vizelerini iptal ederek bu toplantıya katılımlarını engelledi. Her ne kadar video konferans yoluyla katılımın önü açılmış olsa da, bugün soykırım ve işgal ile karşı karşıya olan bir devletin BMGK’da sesini duyurma hakkı elinden alındı. Adaletten bu derece uzan bir yapının dünyada barış ve huzuru tesis etmesinden söz edilemez. Bir önceki yazımda da belirtiğim gibi BM, meşrutiyetini yitirmiştir tasfiye sürecine girmiştir.
Belli başlı ailelerin ve Yahudi lobilerinin tam olarak kontrolüne girmeden önce ‘özgürlükler ve demokrasi ülkesi’ olan ABD, Komünist tehdide karşı 2. Ve 3. Sınıf ülkelerin koruyucu kalkanı olan ABD, gelinen noktada terörist ülke İsrail’in bebek katliamına yol veren ve ortak olan bir ülke konumuna gelmiştir. Amerikan rüyası bitmiştir. Bu rüyadaki ülkeler artık gözünü açmıştır. ABD, katil İsrail yönetimine verdiği destekle kendi sonunu hazırlamaktadır. Bu devlet devam ettiği sürece ABD’de de İsrail’le birlikte yok olacaktır. Güneş, zaten olduğu gibi doğudan yükseliyor. Batı toplumlarının çöküşün eşiğinde olduğu günümüzde görünün odur ki yenidünya düzeni doğu toplumlarının ellerinde şekillenecek. Daha adil, daha huzurlu ve batının ördüğü iğrenç ağlardan arınmış bir dünya dileğiyle.




