reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Ahlak, akıl ve adalet

Yayınlanma Tarihi : Google News
Ahlak, akıl ve adalet

Sizler bu yazıyı hafta başı okuyor olsanız da, bizler hafta sonunda, çoğu zaman geçirdiğimiz haftanın gündeminde, bizde kalanları sizlerle paylaşıyoruz.

Bu haftanın gündemi de, geçtiğimiz haftanın gündemi de, hiç şüpheniz olmasın ki, bundan sonra geçireceğimiz bir çok haftanın gündemi de, yaşadığımız bu hafta olacak.

Peki nedir sizde, haftanın gündemiyken, sonranın gündemi olacak?

Hiç şüphesiz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında verilen mahkumiyet kararı. Toplum vicdanın da kararın ne karşılığı var, ne de yeri var. Kamuoyunun kahrı ekseriyeti rahatsız. Siyasi cenah ayırmaksızın, çok fanatik ya da radikal değilse, kararın şeklinden şemalinden, usülünden gusülünden, esasından esansından rahatsız.

“Suçtan kim fayda görüyorsa fail odur” derler ama. Bu suç başka, fail başka, faydacı başka, şikayetçi başka.

Şikayetçi desen şikayetçi yok. Bilirkişiye göre ortada suç yok. Faili ben faydacı değilim diyor.

Peki cezaya bu kadar aciliyet ve ağırlık katan mekanizma kimin kontrolünde, anlayabilen var mı?

Bu işten fayda gören suçla itham eden mi olacak.

Zerre mümkün değil.

4 yıl önce katmerlisini yaşamışken, böyle bir atraksiyona girmeyi göze alacak kadar, basitçe düşünülür mü ? Bence hayır…

Akıldan uzaklaşırsanız, önce adaletten sonra akıldan mahrum kalırsınız. Bugün yaşanan sadece budur.

Peki bu senaryoyu kim yazdı, kim oynadı? Fransız soylusu Moilere’mi? Yoksa İngiliz asilzadesi Shakespeare’mi

Hep birlikte göreceğiz.

SUSUZ YAZ..

Berlin Film festivalinin ödül alan filmi değil. Su diyarı, su şehri, kırk koldan suyu olan kırk yıl yağmur yağmasa kırk yıllık suyu olan su şehri olduğu için SUŞEHRİ ilçesi olan Sivas maalesef susuz.

Bugünün günahı değil sadece yaşananlar. Sadece Sivas Belediyesinin de demek doğru değil. Daha üst seviye kurumlar yok mu bu ülke de, daha mülki makamlar. Liyakatsiz atamalar, çapsız bürokratlar, beceriksiz şehri; gelip geçen konağı gören yurtsevmezler, makamseverler.

Bu günahta onların payı yok mu?

Her zaman dediğim “Bu memlekette öncelik sorunu var, önceliksizlik, beceriksizliğin ilk basamağıdır” Bu şehrin günahı da bu olsa gerek.

Sanmayın 15-20 güne o su kolay kolay gelecek gibi gözükmüyor. Önümüzde ki yıl Nisan veya Mayıs’ı bulursa şaşmam, onun nedeni de, kışla birlikte yükselecek yer altı ve yağmur suları. Eriyen kar suları.

“Su akar, Türk bakar” diye ben demiyorum. Elin Avrupalısı yıllardır diyor.

Maalesef..Maalesef.

Diğer bir yandan Yıldızeli Navruz Barajı ne güne durmaktadır.  Fizibilitesi, AR-GE’si yapılmış mıdır, bilemem? Ancak boşta olduğu söyleniyor.

Başka bir söylenen de, 2004 yılında açışı yapılan 4 Eylül Barajının dibinde sızma olduğu iddiası idi. Gerçi o günler gündeme geldiğinde, “Sabote etmesinler, başka ihsan istemem” çıkışında olan siyasetçilerimiz, bugün geldiğimiz nokta, başlarını öne eğiyorlar mıdır?

Yok canım, eğmek için yüz lazım.

 

 

 

YORUM YAP