Geçtiğimiz hafta medyada yer alan haberlerde KYK yurtlarında ardı ardına yaşanan asansör kazalarına şahitlik ettik. Benzerlikler taşıyan kazalardan en acısı Aydın’da yaşandı. Aydın’da KYK yurdunda, üniversite öğrencisi Zeren Ertaş’ın yaşanan kazada hayatını kaybetti. Hemen ardından yurt öğrencileri arkadaşlarının ölümünü protesto etti. Bizlerde ekran karşısında bu haklı protestolara hak verdik. Ancak sonrasında hayret erici benzer olaylar yaşandı. Benzer asansör kazaları; Konya’da Meslek Yüksekokulu Erkek Yurdu’nda, Çorum’daki Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) ait İskilipli Atıf Hoca Kız Öğrenci Yurdu’nda, Sivas’ta, KYK Binali Yıldırım Yurt Kampüsü’nde 10 bin kişilik kız öğrenci yurdunda , Rize’deki bir KYK yurdunda, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı Selahaddin Eyyubi Erkek Öğrenci Yurdu’nda, Çanakkale Kız KYK Yurdu’nda, Muş’ta KYK yurdunda, Kastamonu Baharzade Feride Hanım Kız KYK yurdunda ve bir çok KYK yurdunda yaşandı. Her kazanın ardından ise yurt öğrencilerin kısa sürede organize olarak protesto gösterileri gerçekleştirdiğini gördük. Bu protesto gösterilerde sloganlar ise tek bir noktadan kontrol edilircesine adeta aynıydı. Mesela Rize’de yaşanan kaza Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tamda Rize’de olduğu güne denk geldi.
Bu kazaların hepsinin yaklaşık 10 gün içerisinde meydana gelmesi ve hepsinin ardından yaşanan protestolar acaba tesadüf müdür? Ondan fazla KYK yurdunda kazaların hepsinin 10 gün içerisine denk gelmesi mümkün müdür? Yoksa burada bir provokasyon mu var. Her ne kadar Kastamonu’da meydana gelen olayda asansör halatlarına zarar verildiği, protestoları körükleyen kişilerin yurda dışardan giren yabancılar olduğu ileri sürülmüş olsa da henüz bu olayların provokasyon olduğuna dair net bir delil yoktur. Ya eğer gerçekten tüm bunlar akıl almaz bir tesadüf değil de provokasyon ise işte o zaman ortada bir cinayet ve bir çok cinayete teşebbüs var demektir. Adından gerçekleştirilen protestolar ise bir kakışma olarak değerlendirilemez mi?
Elbette güvenlik güçleri bu ihtimalleri değerlendiriyordur. Neticesi er yada geç ortaya çıkacaktır. Eğer bu yaşananlar tertip, provokasyon ve kalkışmaysa suçlularda bulunup gereken cezayı alacaktır. Elbette bunun böyle olması ülkemizde asansörlerin güvensiz olduğu gerçeğini değiştirmez. Ülkemizde bulunan asansörlerin büyük bir bölümünün tehlike teşkil ettiği de bir gerçektir. Bu yaşananların denetimlerin sıklaştırılmasına, tedbirlerin arttırılmasına neden olması işin olumlu yanı olarak değerlendirilebilir.