reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Bayramın Hatırlattıkları

Yayınlanma Tarihi : Google News
Bayramın Hatırlattıkları

İnsan çoğu zaman farkında olamıyor ne yazık ki…

Ömür dediğimiz bu dünyada kalma / yaşama süremiz öylesine hızlı tükeniyor ki ve biz de öylesine hızlı tüketiyoruz ki, yarın diye ulaşılmaz gördüğümüz gelecek, gelip geçmiş oluyor… Yitirilen zamanların, kaybolan değerlerin, kopan ilişkilerin içerisinde yalnızlaşmanın anaforuna sürükleniyoruz sürekli. Durup baktığımızda ise zamanın tükendiğini ve ömrün sanki göz açıp kapayıncaya kadar geçip gittiğini fark ediyoruz. Her şey berheva…

Aslında çok şey yaşıyoruz, dünlere göre çok daha fazla şeye sahip oluyoruz. Çok daha hızlı bilgi sahibi oluyoruz ve hepsinden önemlisi çok daha hızlı tüketiyor, değersizleştiriyor ve zihnimizin unutulmuş çöplüklerine kaldırıp atıyoruz anlamsızca. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar akıp giden zaman dilimi içinde olup bitiyor nihayetinde.

İşte bu hızla akıp giden zaman yolculuğunda ömür güzergâhımızın sürüklediği bulvarda uyarı levhaları çıkıyor önümüze zaman zaman… Yolun ve yolculuğun, yaşamanın ve insan olmanın, kıymet vermenin ve yüreğe dokunmanın anlamını bize hatırlatan uyarı levhaları çıkıyor önümüze. Bu kapılıp sürüklendiğimiz yolculuğu bölüyor ve bizi durduruyor. Kimliğimizi ve kim olduğumuzu hatırlatıyor; kendimize dönmemizi ve hayatın bir anda bitebileceğini, yapmamız gerekenleri yapmamızı hatırlatıyor. Gözümüzü ve yüreğimizi bize en yakın olanlara çevirmemizi, yanımızda olup da ihmal ettiklerimizi, ertelediklerimizi yeniden işaret ediyor bize, durup düşünmemizi hatırlatıyor bu uyarı levhaları…

Öyle kabullenmişiz ki, öylesine önemsemişiz ve öncelemişiz ki yanımızdakilere kör ve sağır olmuşuz; bildiğimiz halde gereğini yapmayı nerdeyse öncelikli gündemimize hiç almamışız. Nedeni ise kendi ayaklarımız üzerine durabilmek ve kimseye muhtaç olmamak için, çocuk yaşta sınav maratonlarında çoktan seçmelerle, sınav kazanmak, diploma almak, iş ve kariyer sahibi olmak tek hedef ve tek rota olarak konulmuş önümüze… Ne o rotadan ayrılma ve ne de o hedeften sapma düşüncesi hiç kimsenin kabul etmediği dayatılmış bir kabullenme olarak birkaç neslin zihnine ve ruhuna kazınmış adeta… Kodlanmış robotlar gibi bir hayatın yol güzergâhında ömür denilen sürecin kulvarında at koşturup burun farkıyla kazanmak mecburiyetinde kalmış bu kuşak… İnsan olmak, erdemli olmak, yanı başımızdakini fark etmek ve ona destek olmak, yüreklere dokunmak gibi tüm insani duygular lügatlarımızdan öylesine çıkarılmış ki, haberimiz yok sanki… Geri dönüşü olmayan, farklı güzergâhlara sapması bulunmayan bir otobanın kurgulanmış araçları konumuna getirilmiş bireyleriz sanki hayata tutunmanın, kazanmanın ulaşılması gereken hedef olarak önümüze konduğu, şartlandırıldığı bu çağda yaşamaya mecbur insan denen yüce varlık, gencecik yaşında…

İşte akıp giden bu güzergâhta önümüze zaman zaman çıkan uyarı levhalarından birisiyle daha karşılaştığımız gündeyiz. O levha şu : “Kurban Bayramı”

Bayram demek, sevinç kaynağı, insani bir duyarlılık, yakınlaşma demekti. Dünya meşakkatlerine birkaç günlüğüne ara verme anıydı. Ömrün teneffüse çıkma dilimiydi. Bir yılın içerisindeki insanın yüreğine dokunan, iç dünyasında var olan ama fırsat bulamadığı için hep ötelediği, annesiyle, babasıyla, çocuğuyla kısacasıyla eş dost gibi yakın akrabasıyla yüz yüze gelme fırsatıydı. Hâl hatır sormak, muhabbet etmek ve birbirinden haberdar olmak için, kuşatılmış çevresinden kurtulup kendine gelme, yakınına zaman ayırma durağıydı… Zira kandiller, bayramlar, özel günler bir birimizi hatırlamak için durup düşünme fırsatları olarak hayat yolculuğunda önümüze çıkan uyarı levhalarıydı…

Ama gel gör ki, gelişen ve değişen dünya bayramları da bayramlaşmayı da değiştirdi, dönüştürdü…

Günümüzde küreselleşme ve modern teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, insan odaklı bayramlaşmaların dinamikleri değişmeye başladı. Küresel hegemonyanın etkisi altında, geleneksel bayram kutlamaları, bir araya gelmeler yerini daha modern ve yüzeysel etkinliklere bıraktı artık… İnsanlar, bayramların anlamını yitirmeden önceki dönemlerini özlese de kutlama eğilimleri de değişti. Özellikle büyük şehirlerde, bireylerin yoğun iş temposu ve dijitalleşen iletişim araçları nedeniyle, duygusal bağlarını güçlendirecek ve insan odaklı etkinliklere vakit ayırmak giderek hem zorlaşıyor hem de birkaç kelimelik mesaj ya da birkaç dakikalık iletişimle yeterli sayılıyor artık. Modern yaşamın getirdiği koşuşturmadan kendilerine vakit ayıramayanlar, bayramlarda hısım akrabalarına değil, kendilerine dinlenme zamanı olarak tatil beldelerine akın ediyorlar.

İletişim araçlarının sağladığı kolaylıkları uzakları yakın etse de, yüz yüze iletişimin yerini tutması mümkün mü? Herkes hemfikirdir eminim, duyguların en derin ve anlamlı ifadesi, yüz yüze yapılan samimi iletişimlerde ve birlikte geçirilen zamanlarda yaşanılır.

Yüz yüze olmasa da dualarımızın kabul olduğu, kalplerin birbirine daha da yaklaştığı bu güzel vakitte, bayram gününde, sağlık, mutluluk ve başarılarla dolu nice bayramlar dilerim. Sevdiklerinizle geçirdiğiniz her an, ömür boyu hatırlayacağınız anılarla dolu olsun.

Bayramınız kutlu olsun!

 

YORUM YAP