Türkler ile Kürtler Anadolu coğrafyasında yaklaşık bin yıldır, kardeşçe yaşamış, aynı coğrafyada aynı kaderi paylaşmıştır. Bir yıl içerisinde kültürler harman olmuş, akrabalık ilişkileriyle de bir beden olunmuştur. Kürtler, bu coğrafyada Türk hakimiyeti altında hep uyum içerisinde yaşamış, devlete ve Türklerle olan kardeşliklerine hep sadık olmuşlardır. Din binliği nedeniyle milletin ayrılmaz bir parçası olmuşlardır. Osmanlının son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar her hangi bir Kürt isyanı, ayrılığı ve ötekileştirme eylemleri gözlenmemiştir. Osmanlının son dönemlerinde yaşanan Ermeni ihaneti ve bazı Ermenilerin, bu coğrafyada güven içerisinde hayat sürebilmek için Kürt kimliğini kullanmaları isyan ve ayrılıkçı fikirleri ortaya çıkartmıştır.
Dil bilimcilerin yaptığı araştırmalar Kürtçenin iddia edildiği gibi Hint-Avrupa dil gurubunda değil de Türkçe’nin de yer aldığı Ural-Altay dil gurubunda olduğunu gösteriyor. Türkçeden türeyen, evrilen, etkileşen, yumuşayan kelimeler çıkartıldığını nedeneyse geriye Kürtçe diye bir dil kalmıyor. Ayrıca dünyaca ünü Türkologların yaptıkları bilimsel çalışmalarda Kürtlerin iddia edildiği gibi İran coğrafyasında hayat süren yerli bir halk değil de bilindik büyük göçten önce Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen bir Türkler olduğunu belirtiliyor. Şahsen günümüz Kürtlerinden, Ermeni ve Yahudi dönmelerini çıkarttığımızda geriye sadece Türk kalacağına inananlardanım.
Yapılan bilimsel çalışmalarda her 3 Kürt’ten 2’sinin Türk akrabası olduğu, her 3 Türk’ten birinin ise Kürt akrabası olduğu anlaşılıyor. Türkler ile Kürtler arasında o kadar çok gelin alınıp gelin verilmiş ki bin yıllık kardeşlik süreç içerisinde ayrılamaz, parçalanamaz bir beden haline gelmiştir.
Peki Çanakkale’de emperyalist güçlere karşı omuz omuza savaşan, birbiriyle aralarında hiçbir fark göremeyen, bedenlerini birbirine siper eden bu kardeşliğe ne oldu. Ne oldu da ayrılıkçı Kürt hareketleri hepimizin devleti olan Türkiye Cumhuriyeti için tehdit oluşturur hale geldi. Aslında oynanan büyük oyunu görmek için çok araştırmaya gerek yok. Aslında mesele Türk ve Kürt halkı arasında bir mesele değil. Mesele Kürt kimliğine bürünmüş hain Ermeni ve Yahudi odaklar ile oluşturulan bu suni sorunu göremeyen veya görmek istemeyen odaklar arasındadır.
Bugün inançlı Kürtler, CIA tarafından kurulup daha sonra emperyalistlerin kucağında fahişe olan materyalist ve ateist terör örgütü PKK’ye sempati duyabiliyorsa başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz gerekiyor. Bugün Kürtler ile bölücü, bebek katili terör örgütü PKK ilişkilendirilebiliyorsa, buna engel olunmuyorsa oturup iyice bir düşünmemiz gerekiyor.
Bu bağlamda, son bir asırda bozulan bin yıllık kardeşliğin yeniden tesis edilmesi adına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cesur çıkışını saygıyla destekliyor ve millet ve devletin bekası için yararlı görüyorum.