Hani bazen kızdığımız birisine, yapılmaması gereken haraketi yapan birilerine, “Hıyarın yaptığına bak! “ yada “Yaptığın hıyarca “ sitemlerimiz oluyor ya!
Bu yazıyı okuyunca o hıyardan özür dileyeceksiniz.
Bir hıyar kadar olamamanın, toplumsal travmasını bakalım yaşayabilecek misiniz?
Dün Pazar’dan yaptığım alışveriş sırasında aldığım hıyarların bir tanesi poşetin düğüm yerinden kafasını çıkartıp dışarı bakıyordu.
Mevsimin sıcak olması nedeniyle, yüzü hafif buruşmuş, suyu kısmen çekilmiş ve dokusu yumuşayarak, o çıtır çıtır olan, tazeliğini yitirmiş ve pörsümeye başlamıştı.
İlk önce poşetin dışında kalan kısmın yumuşadığını düşünerek, içeride kalan kısmın tazeliğini korumuş olacağı düşüncesiyle;
Neyse dedim ve poşetin içinden çekip, yumuşamış yeri kopartıp atacaktım ancak içeride kalan kısmında yumuşamış olduğunu gördüm.
Neden böyle olmuştu? Bence poşetin içinde kalan kısım tazeliğini korumalıydı.
Öyle değil mi?
Arşimet’in meşhur “Euroka” diye bağırıp anadan üryan sokağa fırlamasam da, birden bire kafamda reformist bir aydınlanma olduğunu ve “Büyük Sırrı” çözüverdim.
Ne Barnabas İncili, ne Kutsal Sanduka’da ki Tevrat gizemi, benim sırrına Nail olduğum bir hıyar gizemi kadar olmadı.
Dedim ya, güneş gören kısmın değil de, tamamının su kaybetmesi varoluşun gizeminin açıklanması ile eşdeğerdi bence..
Kalorisi bile bulunmadığı için diyetisyenlerin gözbebeği olan hıyarın sakladığı bu varoluş sırrı, ne olabilirdi sizce?
Hıyarın bir ruhu olduğunu, hıyarın bir canı olduğunu gördüm. Şaka falan yapıyor değilim ha!
Hıyar gövdesinin su kaybetmeye başladığını anladığında, içinde yeterince su barındıran hücreler, su kaybetmeye başlayan hücrelere sıvı takviyesi yapıyordu.Amaç gövde içinde bulunan, sonraki nesillere aktarılacak tohumları sonuna kadar korumak üzere programlanmış yaşamın Yüce Yaratıcı tarafından kodlanmasıydı durum.
O nedenle hıyarın poşet içinde kalan yada gölgede kalan kısımları da sıvı kaybediyordu.
İlahi bir nizamın tecellisi işte.
İnsandan hıyar olsa, ilk yapacağı iş sıvı kaybeden yeri kesip atmak yada satmak olurdu.
Öyle değil mi?
Bırak çürüsün, bırak ne olursa olsun, bana ne!
İnsan hıyar olsa, galiba böyle olurdu..
Teşbihi mazur görün ama, ademoğlunun bencillik denen tanımla örtüştüğü kadar, örtüşmeyen bir hıyar vardı.
Sağlıcakla kalın.