reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Bir Valinin Güncesi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Bir Valinin Güncesi

Bilmiyorum bir gün nasip olur mu, aklımda kalanı yazmak. Ancak daha önce bahsettiğimiz konulardan birisi olduğu için, yazıp aradan çıkartalım.

Allah ömür verirse, yazarız, aklımızda olanları, aklımıza gelecekleri. Yazmak istediğim bir başka konu daha var. Ancak siz burada bahsedip yazmıyorsunuz, başka bir gazeteci arkadaş aynı konu üzerinde kalem oynatınca, sizin yazdıklarınızın pek değeri kalmıyor.

“Valimiz var” aslında yazmak istediğim başka bir konu başlığı. Gerçekten valimiz var, yani yok’un karşıtlığı var. Kötü’nün karşısında iyi’nin, beyaz’ın karşısında siyah’ın durduğu gibi biri valimiz.

Kem gözlerden ırak olsun.

Atom karınca diyeceğim ,ama Atom Karınca’mız daha önce tescillendiği ve o paye Rıza Çalımbay hocamıza ait olduğu için, diyemiyorum.

Zaten boyu da, o tanımlamaya  pek müsait değil, atom tarafını tutturmuş olsak ta, bizim çocukluğumuzda ki Atom Karınca figürü,  esmer ve hafif minyon tipli, biraz toplu ve kısa boylu.

Ama oldukça enerjik, etkili, karar kılıcı ve sonuç alıcı, çalışkan  bir tipleme.

İşte bizim valimizle benzer yönü sadece bu kısmı, fiziksel benzerlikleri çok değil, hiç yok. Aklımda kalan biz çizgi film yada çizgi roman karakteri hangisi diye sorsanız, benim için herhalde Kaptan Swing olurdu. Benzetmemi hoş görsün. Zaten hoşgörü sahibi olduğunu bilerek bu satırları kaleme aldım.

Şehrimizde aşağı yukarı 3 yılı aşkın bir süredir Vali olarak, diğer sürelerde de Vali Yardımcısı, Kaymakam ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olarak görev yaptığı sürece başarılı, isminden söz ettiren, kadrosunu çalıştırabilen, motivasyon ve uyum süreçlerini oldukça etkili kullanan bir isim olarak gördük kendisini.

Bir sabah namazı camide başlayan yolculuğu, bir bakıyorsunuz öğle saatlerinde Yıldızeli’nde, ilkindi Şarkışla’da bir şeker pancarı tarlasında elinde çapa, akşam üzeri Hafik yolunda bir buğday tarlasında, güneş batmaya yakın bir yaşlı teyzemizi, bir cenaze evini ziyaretinde, yatsıdan önce araya sıkıştırılmış bir öğrenci yurdu ziyareti. Gün kendisi için kaç saat merak ediyorum. Çinliler  bizim yaşadığımız 24 dilimlik saati bulurken,  Japonlar galiba valimiz için 36  saatlik dilimi keşfetmişler.   Ben yazmaya yoruldum, kendileri  bu kadar işi yapmaya yorulmamış.

Şaka bir yana, bu bir realite, şehrin tüm var’larıyla, varlık’larıyla bir arada olabilme mücadelesi bu. Sadece saygı duyulmalı, ya da gölge edilmemeli.

Aslında söylemem gerekeni de bahsetmemişim. İstanbul’dan, Ankara’dan gelmiş bir işadamı grubu yada ziyaretçisi ile, OSB, yeni yatırımlar, iş dünyası toplantıları. Bunlar da aynı günün ajandasında..

Dert, herhalde Sivaslı’nın ekmek derdi olsa gerek.

Bundan önceki valilerimizi de bilirim. Emeği geçenin, bir çivi çakanın emeğine yüreğine sağlık, ama Salih Ayhan valimizin emeğine, yüreğine bir başka sağlık. Ne demeli bilmiyorum ama, Sivas için biraz geç kalmış şans olduğunu düşünüyorum.

Kendisinin Milli Eğitim Bakanlığına ataması yapıldığı zaman üzülmüştüm ama, daha iyi yerlerde göreceğimizin temenni ve arzusunu  gazete köşemde paylaşmıştım. Çünkü dolu bir CV ile gitti, şimdi daha da doldurdu CV’sini bence. O yüzden daha da iyi yerlerde göreceğimizin temenni ve arzusunu da buradan belirteyim.

Eleştirenler, farklı pencereden bakanlar olacaktır, saygı duyarım. Ama benim parametrem, hangi vazifeleri üstlendiği, üstlendiği bu vazifelerde, hangi aşamalara kadar gelebildiği, hangi çözüm yollarını üretebildiği,  ben buna bakar, bunu yorumlarım.

Ekip kavramını da doğru yorumlamış, doğru tercih yapmış  olacak ki, gerçekten başarılı bir ekibi, çalışma arkadaşları var.

Siz İstanbul’dan bir işadamının elinden tutup, Sivas’ta bir kişi de olsa, yiyeceği rızkın, helalinden bir lokmanın kapısını açıyorsanız, bu eller, bu parmaklar alkış tutmasa da, klavyenin tuşlarında doğruları yazamıyorsa, erdemli davranmıyor demektir.

Diğer türlü değerlendirme yapmıyorum bile, yani bir konu üzerinde ihtisaslaşırken, diğerini ihmal mi ediyor. Yok, o konudaki gayreti bile, diğer gayretini aratmıyor.

Sivas’tan giderken, başarılarıyla gidecek biliyorum, adından çok söz edeceğiz. Belki, “iyi ki gitti” diyenler bile,  özlem duyacak, duyacak gibi.

Şehrin, her sokağında, her caddesinde selam verdiği, evine gidip bir bardak çayını içtiği o kadar çok insan, aile  var ki. Zaten bu yazının temeli de galiba oydu. Şehrimizde yaşayan vatandaşımız, bir Hristiyan aileye bayram ziyaretine gitmişti, o paylaşımı görünce, bu yazıyı kaleme almaya karar vermiştim.

Yoksa sığınmacıları yazacaktım, başka şeyler yazacaktım.

Allah can sağlığı verirse yazarız. Kalın sağlıcakla.

 

 

YORUM YAP