reklam
reklam
DOLAR38,0671% 0.05
EURO41,2679% 0.14
STERLIN49,2228% -0.25
FRANG43,2474% 0.16
ALTIN3.768,01% 0,99
BITCOIN82.642,71-1.522

VAKTİNE KALAN SÜRE

:
için vakti

Biraz da masal anlatalım

Yayınlanma Tarihi : Google News
Biraz da masal anlatalım

İnsan ki fıtratında inanma güdüsü ile yaratılmıştır. İnanma isteği tabiatında vardır. Bu insanı insan yapan özelliklerinden bir tanesi olsa da, diğer bir özelliğimiz olan muhakeme yeteneğimiz zayıf kaldığında zafiyete dönüşebilir.
Kabul etmek istemediğimiz gerçekler bize inandırıcı gelmediği yerde hoşumuza giden yalanlar bize inandırıcı gelebilmektedir. Bu nedenle gerçekleri duymak istemez masal dinlemekten hoşlanırız. Buda kandırılmamıza neden olur.
Bu yazımda bende sizlere masal anlatmak istiyorum. Bilindik masaların aksine kulağınıza hoş gelmeyecek bir masal.
Bin varmış ama kimilerine göre bir yokmuş. Bin içerisinde kimine yüzler kimine ise bir bile yokmuş. Zaman gelmiş o bir bile onlarca insana çok görülmüş. Dünyada kurguladıkları şeytani planlarla toplumları birbirine düşüren, savaşlar çıkartan, taraflara silah satan, ölümlerden bile nemalanan bu güçler süreçte ürettikleri ilaçları satmak için hastalıklar türetmekten de çekinmedi. Ürettikleri gıdalarla toplumlara hasta etti, tedavi diye geliştirdikleri yöntemlerle başka hastalıkların kapılarını aralayarak insanlığı, silahta olduğu gibi ilaçlarına da mahkûm etti.
Kendilerini yaratanın yerine koyma gafletini de yaşayan bu şeytani zihniyet dünya nüfusu kontrol edebilmek için toplu ölümleri tetikleyecek her türlü vicdan dışı uygulamadan çekinmedi. Dünya savaşları, yapay depremler, salgınlar, şifa diye uygulanan ölümcül aşılar vs hedeflerini tutturmaya yetmedikçe daha da acımasızca saldırdılar, çok daha vicdansızca yöntemlere başvurdular. Müslüman ülkelerde çıkarttıkları savaşlarda özellikle yaralı bırakılan masumlardan çaldıkları organları bile kendi sağlıkları için kullanmaktan çekinmeyen bu şeytanlar, sapkın inanç ve ritüelleri için çocukları bile katlettiler.
Asırlardır onlar sinsi plan ve projeleriyle dünyayı kontrol ederken onlar açısından avdan farksız olan bizler yine onların anlattıkları masallarla uyuduk. Öfkemizi, tepkimizi ve eylemlerimiz bile onlar kontrol etti. Onlar Gazze’de bebeklerin üzerine bomba yağdırırken biz meydanlarda sadece slogan atarak bağlı olduğumuz STK’ların ismini öne çıkartmanın gayretinde olduk.
Bu şeytanlar 2. Dünya savaşının ardından kurguladıkları dünya düzeninde köklü bir değişikliğe gidiyor. İnsanlığı yeni bir dünya savaşına hazırlıyorlar. Yeni dünya düzenlerine alt yapı olarak, nüfus artışını kontrol etmek için eş cinselliği yaygınlaştırıp, bu sapkınlığı normalleştirerek aile oluşumunu ortadan kaldırmayı hedefliyor. Eğitim sistemlerini çökerterek meslek erbaplarını ortadan kaldırmayı amaçlıyor. İhtiyaç olan meslekleri ise yapay zeka ile çözmeyi amaçlıyor. Düşünmeyen, sorgulamayan, inanç ve değerlerinden uzak, tembel, üretmek istemeyen, telefon ekranlarına bağımlı bir nesil oluşturulmak isteniyor.
Dünyayı yöneten bu şeytanlar kendi kontrollerindeki üretimi tamamen ortadan kaldırarak kendilerinden olmayan çoğunluğun hayatlarını idame ettirebilmek için ihtiyaç duyacakları hayvancılık, tarımsal faaliyetler ve mesleki yetenekleri hedef alıyor. Bu şeytanların hayvanlığı bitirerek insanlara geliştirdikleri yapay etleri yedirmek istediklerini artık herkes biliyor. Zincir marketler vasıtasıyla bu yapay etlerini insanlar üzerinde denedikleri de iddia ediliyor. Bu şeytanların pandemi korkusu oluşturup, kendi geliştirdikleri organlarda hasara ve ölümlere neden olan aşılanını milyonlarca insana enjekte ettiklerini de düşünüyoruz. Bunların milyonlarca yapay organ geliştirdiklerini de duyuyoruz.
Görünen o ki bu şeytanlar kurguladıkları yenidünya düzeninde nüfus artışını kontrol edip, orta sınıfı ortadan kaldırıp, kendileri ve kendilerinden olmayanlar arasında çok büyük bir refah farklılığı oluşturup, kendilerinden olmayanları yeni köleleri haline getirecekler. Toplumları kurguladıkları yeni düzene karşı isyan etmemeleri için kendileri tarafından geliştirilen yapay gıdalar ve organlarla susturacaklar. İnsanlar açlıktan ölmemek için kendilerine verilecek yapay et ve ölmemek için kendilerine takılan yapay organların kiracıları olarak bunların sistemlerine hizmet edecek.
Evet kulağa kötü gelen bir masal değil mi? Belki de bende sizi kendim kurguladığım bir masalla uyutmaya çalışıyorumdur. Artık masal dinlemek istemiyorsak ve kulağa hoş gelen veya gelmeyen masallarla uyutulmak istemiyorsak gözlerimizi açıp, masallara kulak tıkayıp, dünya gerçeklerini analiz etmek zorundayız.
Uyanmak ve artık uyutulmak istemiyorsak, deizm, ateizm, eşcinsellik, şuursuzluk ve dijitalizm, batağındaki gençlerimle ilgilenmek zorundayız. Onların iyi birer eğitim almasını, meslek sahibi olmalarını, dini, ahlaki ve kültürel anlamda eksiksiz yetişmelerini, mesleği her ne olursa olsun organik tarım yapma kabiliyetinde olmalarını sağlamak zorundayız. Bulanık haldeki zihinlerini berraklaştırıp, fikri kölelikten onları korumak zorundayız. Bence millet olarak en büyük önceliğimiz gençlerimiz olmalı. Kurulanmak istenen yenidünya düzeninde bize layık görülen köleliği ancak bu şekilde önleriz.

YORUM YAP