
Birinci dünya savaşının neden olduğu ölümler ve yıkım sonrası tüm dünya devletleri, güçlünün karşısında zayıf koruna bilmesi için bir dünya nizamına ihtiyaç duydu. Yeni bir dünya savaşının önlenmesi ve dünyada barışış tesis edilmesi için Milletler Cemiyeti kuruldu. Zamanla 63 ülke üyesi oldu. Ancak kuruluş amacına hizmet edemedi. Zamanla yaptırım gücünün zayıflaması, ülkeler arasındaki problemlere çözüm üretememesi, emperyalist ülkelerin tahakkümüne girmesiyle 2. Dünya savaşının başlamasına engel olamadı. 2. Dünya savaşı bir öncekine kıyasla daha ölümcül ve yıkıcı oldu. Güç dengeleri değişti. Sınırlar yeniden çizildi. Milletler Meclisinin meşrutiyeti tartışıldı ve meşrutiyetini yitirdiği gerekçesiyle 1920 yılında kurulurken 1946 yılında fesih edildi. Yetkileri ise yeniden dünya barışının tesis edilmesi için kurulan Birleşmiş Milletler’e (BM)devredildi. Bu kez güven sorunu yaşayan ülkelerden doğan bir ihtiyaçla değil, 2. Dünya savaşından güçlü çıkan ülkelerin baronluğunda bir oluşum ortaya çıktı. Zayıfın haklarının korunduğu değil, güçlünün sözünün geçtiği bir yapı oluşturuldu. Nükleer gücü elinde bulunduran 5 daimi ülke, (ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve Birleşik Krallık’ın (İngiltere) onayı olmayan hiçbir karar alınamadı. Birinin bile itirazı ülkeler için hayati kararların alınmasını engelledi. Dünyayı bu 5 ülke yönetti. Ne karar mekanizması genişletildi, nede bir başka ülkenin, istisnalar hariç nükleer güç elde etmesine izin verildi. Örneğin İsrail’in nükleer güç geliştirmesine izin verilirken yakın bir tarihte İran’ın nükleer tesisleri ABD-İsrail iş birliği ile başlarına yıkıldı.
14 Mayıs 1948 yılında okunan bir bağımsızlık bildirisi ile İsrail, Filistin’in para ile satın alınmış ve işgal edilmiş topraklarında kuruldu. İsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke ise İnönü Türkiye’si oldu. 192 Birleşmiş Milletler üyesi devletin 160’ı İsrail’i tanıdı. Kendi topraklarında devletsiz kalan Filistin ise 1988 yılında okunan Bağımsızlık bildirgesinin ardından 147 devlet tarafından tanınmıştır. İlk tanıyan ülkelerden birisi Türkiye’dir. Filistin 147 ülke tarafından tanınmış olmasına rağmen halen BM üyesi olamamıştır. Nedeni ise 5 daimi üyeden ABD’nin onay vermemesidir. Filistin halen BM’de gözlemci ülke statüsündedir. ABD geçtiğimiz günlerde, Eylül ayında New York’ta yapılacak 80. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kuruluna katılacak Filistinli yetkililerin vizelerini iptal etti. ABD, 192 ülke arasında 147 ülkenin iradesini ayaklar altına aldı. BM’nin ne kadar anti demokratik, adaletten uzak bir yapı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Bugün katil İsrail Gazze’de soykırımını sürdürmektedir. Tüm dünyanın sözleri önünde hastaneler vurulmakta, bebekler katledilmekte, on binlerce sivil vahşice öldürülmektedir. Dünya barışının tesis etmekle yükümlü BM ise Bosna’da, Maimar’da, Çeçenistan’da birçok Müslüman coğrafyada olduğu gibi yine üç maymunu oynamaktadır. Katliam ve soy kırıma göz yummaktadır. BM’nin adil olmayan yapısı 5 daimi ülkeden her hangi birinin itiraz ve tepkisini de geçersiz kılmakta, çaresiz bırakmaktadır.
Dünya yeni bir dünya savaşına gün sayıyor. Öyle görünüyor ki 3. Dünya savaşının en ateşli kısmı bizim coğrafyamızda gerçekleşecek ve yaşananlar göstermektedir ki Milletler Meclisinde olduğu gibi BM’de dünya barışını ve adaleti sağlayamamıştır. BM aslında hiç olmayan meşrutiyetini yitirmiştir. Dünya mazlumlarına çare üretmekten aciz ve isteksizdir. Mazlumların tek umudu yeniden Müslüman Türk’tür.




