Farkında olmadan, rutin olarak yaptığımız yürüyüşlerimizi belli bir forma ve kurallar bütününe dönüştürerek “trekking” sporu içerisine dahil edebiliyoruz. Sporu yaşama biçimine dönüştürme gereğimiz fastfood çağında geçer sebep olmasına rağmen şükür ki bu çağ manzaraların sahiciliğini, dağları, denizleri, bulutları henüz ambalajlayıp etiketlendiremeye vakıf olamadı. Yürümenin insandaki biyolojik faydalarından çok daha ötesine değinmek gerek yine de. İşte o paketlenip market raflarına tıka basa doldurulamayan güzelim ayrıntılardan bahsedeceğiz bugün.
Gelişen teknoloji ile robot sistemlerinin sıklıkla kullanıldığı alanlarda robot kollarının kavradığı cisme uyguladığı yerinde kuvvetin ölçülmesi amacıyla oluşturulan bulanık mantıktan faydalanılan bir Karar Destek Sistemi algoritma önerisi sunan bir makalede şöyle geçiyordu. Robot kollarının parmak uçlarına yerleştirilen algılama sensörlerinden elde edilen veriler Karar Destek Sistemine gönderilerek cisme uygulanacak olan kuvvetin hesaplaması yapılmış böylece kavranan cisim zarar görmeyeceği bir kuvvete tabi tutulmuştu. Robot kolu için tasarlanan bu karar destek sistemi sadece cismin deforme olmasını önlemekle kalmayıp aynı zamanda tutucuların üzerindeki algılayıcıların ürettiği verilerden faydalanarak cisimlerin şekline göre robot kolunun kavrama mekanizmasının şeklini uyarlayabilen bir yapıya sahip olması sağlanmıştı. Üç boyutlu yazıcı ile insan eli yapısına benzeyen bir mekanik kopya hazırlanarak servo motorlarla, mikro denetleyici ve kuvvet sensörlerinin bileşimi ile üretilen 5 parmaklı robot elin kullanıldığı bu çalışmada robot ele hareket başlangıç komutunu kullanıcı vermekte ve müdahale edici komutlarla yönlendirebilmekteydi.
Bu makale aklıma geldiğinde rutin yürüyüşlerden birini yapıyordum. Ve küçücük bir tümseği fark ettiğim de geldi tam olarak bu mekanik çalışma sistemi. Bir kaldırım için ayaklarımızın kamera sistemi olmamasına rağmen kaldırımın yüksekliğine aldırış etmeden üzerinden bir çırpıda geçiveriyor adımlarımız, tümseklerin en boy derinlik gibi sayısal değerlerini zihnimize sinyallerle bildiren gözlerimiz tehlike addetmeden yoluna devam etmesi için cesaretlendiriyor yine mekaniksel hareketlerimizi. Robotların ancak kısıtlı bir şekilde meydana getirebildiği yürüme eylemi için sayfalar dolusu kodlama ve elektriksel külfetlerini düşündüğümüzde ince ayrıntıları ancak o zaman fark edebiliyoruz. Ki robotlar bu basit eylem için bile bir karar vericiye yani insanın emir vermesine muhtaç. Bir robota kavrama eylemini öğretirken farklı formlarda ve yapılarda olan maddeleri ona öğretmeniz gerekir. Yoksa bir yumurtayı, bir cam bardağı, bir elmayı tutmak isteyen robot el uygulayacağı kuvveti sayısal abaküsleri yardımıyla hesaplayamadığından, bu saydıklarımızı paramparça edebilir veya kavrama eylemini gerçekleştiremeyerek yer ile bu cisimlerin buluşmasını sağlayabilir. Tutma eylemini gerçekleştiremediği için robot elin üzüldüğünü de var saymayız.
Bizler için basit görünen onlarca eylemi ele aldığımızda her biri için ayrı ayrı teşekkür borçlu olduğumuz gerçeğini kendimize hatırlatmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü kendine kötü olanı hatırlatmakta insanın üstüne yok. Aksine bizler sahip olduklarımızı kendimize defalarca hatırlatarak gereksiz ayrıntılara boğulmaktan kendimizi alıkoyabiliriz. Tüm kabiliyetlerimizin yeterliliklerimizin çetelesini tutmak değil elbette kastımız. Biz ister farkına varalım isterse de umurumuzda olmasın. Varlığımızın hesabında yokuz. Ama tüm gerçekliği ile varız! Kendimizi hesaba katmak için geç kalmamayı göze alarak hesaplamaya başlayalım unuttuklarımızı.
Hesaba katmadığımız şu hayatta bir kendimiz kalmışızdır! Değil mi?