Kıyıda köşede birikmiş, biriktirilmiş ne kadar kin, ne kadar öfke varsa, son birkaç günde kustunuz maşallah. Millet olarak ne eleştirilmeye ne de yüzleşmeye hazır değiliz. Bu yüzden sırtımız yerden kalkmıyor.
Bize göre, bizim gibi düşünmeyen herkes düşman, münafık, hain. Birileri bundan besleniyor anlaşıldı.
Ne zaman, başkalarını anlamaya çalışacağız bilemiyorum,ne zaman başkalarının da ağzı dudağı olduğunu, onlarında düşünüp konuşabildiğini kabul edeceğiz. Anlamayan dinlemeyen bir nesil var, var ama bu uğurda bir nesli kaybettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.
Öyle X,Y,Z kuşağı değil bu, A-V’ye kadar tüm kuşaklar.
Yahu hepimiz mi anlama özürlüyüz, algı özürlüyüz, ifade özürlüyüz.?
Bu saatten sonra, ne anamız bizleri bir kez daha doğuracak, ne de dünyaya bir kez daha geleceğiz. Bunu düşünün şimdi.
Ne, iyi-kötü çizgisinin nerede başlayıp nerede bittiğini anlatan öğretmenlerimiz, ne yaramazlık yaptığımızda kulağımızı çekecek bir mahalle büyüğümüz olacak.
Kaybettiğimiz, tüm iyi olan vasıfları nasıl geri kazanacağız.
Yeryüzünde mehdi yok, peygamber hiç yok, merak etmeyin bu saatten sonra da, sizler adına üzgünüm ama maalesef gelmeyecek.
Size bu saatten sonra doğruları göstermeye ne benim mecalim var, ne de niyetim.Çünkü kendi bildiğim doğru ve yanlışların, doğru ve yanlış olduğunda ciddi ciddi tereddütlerim var.
Dün sabah saatin 8,30’u kahvaltı masasında kanalları karıştırıyorum, haberlerden bunalıp sıkıldığım ve de daha fazla tahammül sınırlarım olmadığı için, diğer faydasız kanallarda zaping yaparken, karşıma Çıraseniz TV’nin sabah kuşağında, gösterimde “Malkoçoğlu Çiçek Suluyor” filmi ve 70’lerin Yeşilçam filmlerinin meşhur arka sokak sahneleri var.
Sabahın körü, şimdi diyeceksiniz ki “Elinin Körü” evet, Malkoçoğlu’nun elinin körü.
Çoluk çocuk, torun torba sahibi aileleri düşünün. RTUK bu ülkede ne işe yarar diye düşünüyorum, arkasından sabah kuşağı kadın programları çıkıyor, evlere şenlik.
Eleştiriyorum, çünkü haklıyım. Sahi o gün bir de kandildi.
İş yerine geliyorum, kirlenmiş ne kadar konu varsa önünüzde, hepsinin ana teması da nedense insanoğlu. İnsanoğlu bu kirlenmişliğin başaktörü.
Ve onun var ettiği sistemler. O sistemlerin beslediği insanlar. O beslenen sistemlerin var ettiği insanlar. Hepsi kirli ve aşağılık bir kısırdöngünün parçaları.
Bir kirlenmişliği söküp, başka bir şey koyduğunda sırıtmıyor merak etmeyin.
Diğeri ne kadar o kirlenmişliğe ayak uydurduysa, yeni koyduğunuz, eskisinden daha uyumlu ve sorunsuz çalışıyor, tıkır tıkır.
Diyorum ki, bu kuyruklar neden var.
Diyor ki; sen de ağlıyorsan.
Bende diyorum ki, sende anlıyorsan, bana yazıklar olsun.
Bize söyleme diyor, git büyüklerine söyle. Benim büyüğüm de, senin değil mi, ey mahluku zevzek.
Sen de biraz beni anlamaya bak, sadece….