Çanakkalle savaşları Mustafa Kemal gibi bir dehanın Türk ve Dünya kamuoyunca tanınmasını sağladı. Mustafa Kemal, Çanakkale savaşları başlamadan kısa bir süre önce Tekirdağ’da yeni kurulacak olan 19 uncu Tümen komutanlığına atanmıştı.
Derhal göreve başlamış kısa bir süre içinde savaşa hazır ve seçkin bir tümen haline getirmişti. Bir süre sonra Mustafa Kemal tümeniyle birlikte buradan alınmış Bigali Köyüne sevk edilmişti. Gelibolu çıkarmasına kadar burada kalmıştı. 25 Nisan 1915 Arıburnu taarruzu başlar başlamaz kendi inisiyatifi ve teşebbüsü ile, emir beklemeden Arıburnu’na yetişerek taarruza geçmiş, düşmanı Kocaçimentepe’de durdurmuştu. Yarımadanın tahliyesine kadar, düşmanın ilerlemek için bütün taarruzlarını eritmiş ve Türk’ün yiğit Mehmetçiği Çanakkale’de sanki etten ve kemikten bir kale yaratmıştı.
Mustafa Kemal tümeniyle Anzakların saldırısını karşılamak üzere Boğalı’dan hareket etmiş, zor şartlar altında Sarı Bayır’a ulaşmıştı. Mustafa Kemal burada, kıtasına kısa bir istirahat verir. Birkaç subayı ile çevreyi daha iyi görebileceği bir yere doğru yaya gider. Conk Bayırı’nın eteklerine vardıklarında kendilerine doğru koşan ve görünüşe göre kaçan bir grup Türk askeri ile karşılaşır. Mustafa Kemal durmaları için bağırır. Neden kaçtıklarını sorar. “Efendim düşman geliyor” derler ve tepeden aşağısını gösterirler. O arada fundalıklar arasında Avustralya müfrezesi görülür. Mustafa Kemal bunlara kendi taburundan daha yakındır. Hemen orada askerlere durup dövüşmelerini emreder. Askerler cephanelerinin tükendiğini ileri sürerler. Bunun üzerine süngü taktırarak mevzi aldırır. Bunu gören Avustralyalılar da mevzi alıp tereddüt edince, Mustafa Kemal sırtın öbür yanında istirahat etmekte olan taburunu alıp getirmek üzere emir subayını koşturur.
Mustafa Kemal raporunda “Kazandığımız an işte o andı” diye yazar.
Kuşkusuz ki her alayımız her taburumuz, her taburumuz şanlıdır. Ama 57 nci alayın yiğitliği bir başkaydı. Posta neferinden kumandanına kadar her biri bir aslan yavrusuydu. Emekli Paşalardan Fazıl Bayraktar, “Hey bre hey… Ne Alaydı o Alay. / Belli ki şehâdete yürümek / Uçmaktan daha kolay.” diyor ve bu Alay için bir destan düşüyor:
“Aldık abdestimizi birer matara suyla;
Bekleriz şehâdeti ibâdet sükûtuyla
Hücum borusu çaldı her birimiz bir yerden,
Tekbir uğultusuyla fırladık siperlerden.
İman dolu göğüsler birer volkanik dağ gibi,
Yürüdük manga manga, bölük bölük, çığ gibi.
Elazığlı, Konyalı, Sivaslı, Ankaralı,
Burdur, Çankırı, Rize, Tekirdağ, Malkaralı.
Künyemiz Ayıntap’tan, Afyondan, Adana’dan,
Doğmuş gibiyiz sanki hepimiz bir anadan.
Bir mangada on kardeş, bir bölükte yüz kardeş,
Her birimiz bir bölük düşman askerine eş.
Kimimiz delik deşik, al kanlara bulanmış;
Şehâdet şerbetiyle Hak rahmetine kanmış.
Yaralanıp düşenler mahzun mahzun bakmakta,
O güzel gövdelerden sel gibi kan akmakta.
Savaş değil de sanki toydayız düğündeyiz,
Kulun hakka vardığı bir mukaddes gündeyiz.
Toprağı santim santim mühürledi kanımız;
Ey vatan! Senin için feda olsun canımız.
Türklerin en büyük savaş malzemesi inançtı. Topa, tüfeğe, çeliğe karşı dimdik duran ve kafa tutan inançtı. Bu inançla, Mustafa Kemal: “ Size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerinize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir” dediği anda, herkes öldürmek ve ölmek için düşman üzerine atılmıştı. 57 inci Alay, Mustafa Kemal’in emrine uyarak tamamen şehit olmuştu. Kocaçimentepe başarısının ardından Mustafa Kemal Albaylığa terfi etmişti.
Şimdi Conk Bayırı’nda açılan 57. Alay mezarlığı ve anıtının önünde bir mermer kitabe vardır. Besmelenin ardından
“Şehitler Allah’tan şunu istediler: Ya Rabbi bizi dünyaya tekrar gönder ve Sen’in uğrunda bir kere daha şehit olalım” Hadis-i Şerif’i yazılıdır.