reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Dertleri bölüşmek

Yayınlanma Tarihi : Google News
Dertleri bölüşmek

Ne kadar çok sever ve duygulanırım anlatamam.
İlk kez sanırım Muzaffer Akgün’ün sesinden dinlemiştim:
“Gine gam yükünün kervanı geldi
Çekemem bu derdi (de yavrum) bölek seninle
Eremem lokman'a çaresiz kaldım
Çekemem bu derdi (de yavrum) bölek seninle
Bu deyişin,  Deli Derviş Feryadî’ye ait olduğunu bilenleriniz olabilir.
Ama bu deyişi, Divriği yöresinden derleyip repertuvarımıza
kazandıran sanatçının Nuri Üstünses olduğunu bilen var mı?

Türk Halk müziğinde, Divriği merkezi ve Çamşıhı yöresiyle kendine
özgü ağzı var. Deyişler, semahlar, duvazlar ve diğer ezgilerle Türk
Halk Müziği alanında Divriği önemli bir yere sahip.
Asıl adı Mehmet Nurettin olan Nuri Üstünses, 1909 yılında
Divriği’nin Göğçe Camii Mahallesinde doğdu. Kara Mahmut Oğulları
ailesinden Şakir Bey’in oğluydu. Küçük yaşlarda saza, türküye, şiire
merak saldı. Yörede söylenen türküleri öğreniyor, kendince türküler
yakıyor, şiir denemeleri yapıyordu.
Nuri Üstünses, hayatının baharında son Hicaz Valisi Küçük Mustafa
Reşit Paşa’nın kızı Hacer Hanım’la evlendi. Henüz evliliğin pembe
günlerini yaşayamadan Askerlik görevi için Divriği’den ayrıldı.
Gurbet duygusunu şimdi daha iyi anlıyor ve yaşıyordu.
“Eşimden ayrıldım yoktur kararım
Uçan kuştan haberini sorarım….”
Muzaffer Sarısözen’in Nuri Üstünses’ten derlediği bu türküyü o
yılların ünlü sanatçılarından Erzincanlı Hafız Şerif de plağa
okumuştu.
Nuri Üstünses, Divriği’de Kızılay’da görev aldı. Bir süre öğretmensiz
okullara giderek geçici öğretmenlik yaptı. Diğer yandan da müzikle
uğraşısını sürdürüyordu. 1930’lu yılların sonunda Halil Bedi
Yönetken, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım
Akses ile birlikte derleme yapmaya gelen Muzaffer Sarısözen’le
tanıştı. Bu an hayatının bir dönüm noktasıydı. 1940 yılından sonra
Muzaffer Sarısözen’in daveti üzerine Ankara radyosuna giderek
Yurttan Sesler programlarında konuk olmaya başladı.
1950’li yıllarda Nuri Üstünses Divriği dışında da tanınıyordu.
Anadolu’nun hemen her yerinde konserler veriyor, türküleri plaklara
alınıyordu. O yıllarda Türk Halk Müziği sanatçıları şehirleri ile
anılıyorlardı. Diyarbakırlı Celal Güzelses, Malatyalı Fahri, Erzincanlı
Şerif, Zaralı Halil gibi o da Divrikli Nuri Üstünses olarak tanınmıştı.
Nuri Üstünses, yöre türküleri, uzun havaları, mayalarıyla birlikte
oyun havalarının da repertuarımıza kazandırılmasına katkıda
bulundu, Unutulmaya yüz tutmuş bazı halk hikâyelerinde söylenen
türküleri de repertuara kazandırmıştı. Bu hikâyelerden birisi “Aşan

bilir karlı dağın ardını” sözleriyle başlayan türküyle ilişkili
Kahramanmaraş yöresinde yaşamış Yazıcıoğlu Osman Ağa ile
Yörük kızı Telli Senem’e aitti.
Üstünses İstanbul’da Kızılay’da kırk yılını doldurduğu için Altın
madalya ile ödüllendirildi. Sık sık İstanbul Radyosu’na davet ediliyor,
yayınlara katılıyordu. 1967 yılında çok sevdiği eşini kaybetti.
Bağlama çalan Nuri Üstünses, doldurduğu plaklarda klasik sazlar da
kullandı. 10 Nisan 1978’de felç geçirdi. 18 Nisan 1978’de türkülerini
armağan bırakarak aramızdan ayrıldı. İşte o türkülerden birini Nida
Tüfekçi derlemişti: “Ulu Tanrı seni öğmüş yaratmış /Baş eylemiş
güzellerin üstüne”
Nuri Üstünses’in ölümünden sonra müzik piyasasında eserleri adeta
yağmalandı. TRT repertuarında olanlar bile birçok sanatçı
tarafından anonim olduğu öne sürülerek plaklara kasetlere okundu.
“Beni görüp yüzün öte döndürme
Yine benim gönlüm sendedir sende”
Sözleriyle başlayan türküsü çok sevilmişti. Bir başka sevilen
türküsünü 1955 yılında Ahmet Yamacı derlemişti:
“Kara duta yaslandım
Yağmur yağdı ıslandım”

YORUM YAP