28 Haziran’da gerçekleşen Genel Kurul salonundaki söylemler, ambians ve daha sonra yapılan açıklamalarda Sivasspor’un tıpkı 2016/2017 sezonunda olduğu gibi “ Bir arkadaşa bakıp çıkmak” sloganı ile hareket edeceği gibi bir hava oluşmuştu. Yani bu sezon hedefin hemen gerisin geriye Süper Lige çıkmak olduğu anlaşılmıştı. Bunun böyle olmasını hemen hemen her Sivaslı ister. Taraftar da olsa ister, yönetici de olsa ister, kamu yöneticisi de olsa ister. Pek tabii herkes gibi ben de isterim. Lakin hayaller, arzular kadar bir de işin gerçek tarafı, doğru tarafı, olması gereken tarafı var. Ben Genel Kurul öncesi ve sonrasında kaleme aldığım yazılarımda; Sivasspor’un üç yıllık bir plan dahilinde hareket etmesi, bu üç yılın iki yılında yüklerden kurtulma, yeniden yapılanma üçüncü sezonda üst lige çıkma hedefinin olması gerektiğini dillendirmiştim.
Son günlerde ortaya konan beyanatlarda biraz daha ayakların yere bastığı ve bu sezon hedefin yapılanma, daha sonraki sezonlarda Süper Lige çıkmak olacağı anlamına gelen sözler duyduk. Başkan Karagöl; “ Biz elimizden gelene yapacağız ama nasipse çıkarız”diyor… Teknik Direktör Korkmaz ise “ Doğru zamanda çıkacağız” açıklamasını yapıyor. Her ikisi de bu sezon çıkacağız demiyor. Zira ilk etap kamp süresince yapılan takviyelere de bakacak olursak bu sezon hedefin doğrudan çıkmak olmayacağını iddia etmek zor olmaz. Ve bir kez daha altını çizecek olursak doğrusunun, hatta daha doğrusunun da bu olduğunu düşünüyorum.
Bu sezon eğer Sivasspor yüklerinden kurtulur, iyi bir takım planlaması yapılır, yılların emeği ile yetiştirilen akademinin meyvesi gençlere forma şansı verilir ise benim açımdan şampiyonluktan daha önemlidir. Bir de sahada pozitif futbol oynayan, çağın gerektirdiği temaşayı sağlayan bir takım izlersek gerisi lükse girer. Yönetim bu saydıklarımı gerçekleştirirse puan cetvelinde sıralama ne olursa olsun benim açımdan başarılıdır. Bunları yaparken oluşturulan takım, bizi bu sezon Süper Lige atarsa ballı börek olur. Kısacası bu sezon başarı kriterinin ne olduğunu iyi hesaplayıp kendimizi ona göre hazırlamalı ve keyfe keder yönetimi, takımı ve şehri yıpratmamalıyız. İşin başındakiler de bize bence bunu vaat etmeli, beklentiyi yükseltmelelidir… BENCE…