Kabil’in kardeşi Habil’i öldürdüğü günden bu yana dünyada iyiliğin yanında kötülükte hep var oldu. Maalesef insanın olduğu yerde acı hiç eksik olmadı. Güçlü zayıfı ezdi durdu. Zayıflar güçlülere köle oldu, güçlüler tarafından hep sömürüldü. Bir kişinin renginin siyah olması beyaza köle olması için yetti.
2. Dünya Savaşında faşist liderlerin neden olduğu güç savaşları insanlığa çok büyük acılar yaşattı. Soykırımlar, sürgünler, işkenceler, insanlar üzerinde yapılan akıl almaz deneyler dünyayı daha da kötü bir yer yaptı. Bu dönem dünya sistematik ve geniş kitleleri kapsayan insan hakları ihlallerine sahne oldu.
Ulus devletler artık yaşanan kitlesel bu zulme dur demeye karar verdi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından insan hakları bildirisi hazırlandı. 10 Aralık 1948’de Paris’te yapılan oturumunda İnsan Hakları Evrensel Bildirisi Kabul edildi. Bu bildiriyle, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin herkes bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahip oldu. Nedense bu bildiriye doğu bloğundaki 6 ülkeyle birlikte Suudi Arabistan bu bildiriye sıcak bakmadı.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde belirtilen haklar makaleye sığmayacak kadar fazla ve detaylandırılmıştır. Ancak temel maddeleri sıralamak gerekirse; Yaşama Hakkı, Beslenme ve Barınma Hakkı, Düşünce ve İfade Özgürlüğü Hakkı, Kanun Önünde Eşit Olma Hakkı, Genel Oy Hakkı, Protesto Hakkı, Eğitim Hakkı, Sağlık Hakkı, Bilim ve Kültür Hakkı, Seçme ve Seçilme Hakkı. Evet bunlar bizim en doğal ve temel insan haklarımızdır. Bu hakların engellenmesi insan hakları ihlalidir. İllerde Valilikler ilçelerde ise Kaymakamlıklara bağlı il ve ilçe insan hakları kurulları bulunmaktadır. Dünyanın daha iyi bir yer olması için gördüğümüz ihsan hakları ihlallerinin bu kurullara bildirilmesi vatandaşlık görevimizdir.