reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Göktürk Fırat – Covid’i yediler Maymun çiçeğini yemezler

Yayınlanma Tarihi : Google News
Göktürk Fırat – Covid’i yediler Maymun çiçeğini yemezler

Dünya, insanlık tarihi boyunca birçok ölümcül salgına şahitlik etti. Bu salgınlar, yüzbinlerce ve milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. Çöküşlerin, iflasların temelini oluşturdu. Ölümcül salgınlar kadar salgınların neden olduğu ölüm korkusu da insanlığı sardı.
Yakın tarihimizde de Covid-19 ismi verilen yapay bir salgına hep birlikte şahitlik ettik. Yapay diyorum çünkü, bence bu salgının baş mimarlarından olan Dünya Sağlık Örgütü, geçte olsa sözde salgına neden olan virüsün laboratuvar ortamında üretildiği kabul etmek zorunda kaldı.
Çin’de 2019 yılının sonlarında ortaya çıkan, ülkemizde ise 2020 yılının Mart ayından itibaren etkisini gösteren bu salgın, neden olduğu iddia edilen ölümler kadar farklı büyük yaralarda açtı. Saçmasa sapan kısıtlamalar, anlamsız tedaviler, ne olduğu belli olmayan aşılar, çiğnenen insan hakları ve kişi dokunulmazlığı, ekonomik çöküşün fitilinin ateşlenmesi.
Covid ile öncesi normal griplerin neden öldüğü ölüm oranlarının kıyaslanması, zatürreye dönüşen akciğer rahatsızlıklarında neden bilindik antibiyotik tedavilerin değil de vücut direncini sıfırlayın ağır ilaç tedavilerinin neden uygulandığı, aşı olma sürecini tamamlamamış gen çalışmalarının Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği şartlara dahi ters düşecek şekilde insanlar üzerinde nasıl uygulandığı. Kalp krizi ve pıhtı artışlarının yapılan aşılarla ilişkisi. Zaten virüsü taşıyan kişilere neden virüsten korunması için zorla aşı yapıldığı. Aşı yapanlarında yapmayanlarında ölmesine, yaptıranlarla yaptırmayanlar arasında hastalığın ağır geçip geçmeme oranlarında fark olmamasına rağmen aşının neden teşvik edildiği. Kafalarda onlarca soru varken biz her akşam TV ekranlarından aslında bir sağlık tüccarı olan sağlık bakanının açıkladığı rakamları dinledik durduk. Kimse çıkıp ta bu sorularımıza cevap vermedi.
Türkiye’de sözde bu salgından dolayı 102 bin insanın öldüğü iddia edildi. Ölüm binlercesinin ölüm raporlarında ise organ yetmezliği gibi kayıtlar tutuldu. Yayılan derin ölüm korkusu ile 57 milyon 962 bin kişi ne olduğu belli olmayan aşıları vücutlarına zerk ettirmek için birbiriyle yarıştı. 152 milyon 737 bin doz aşı enjekte edildi. Bugün ise Hataylı bir Yahudinin geliştirdiği Biontec aşısından dolayı, Almanya’da binlerce kişi firma hakkında dava açtı. Türkiye’de dava açanı duymadım. Çünkü ölüm korkusu insanımıza gönüllü denek olmayı kabul ettirdi. İleride oluşabilecek tüm yan etkiler kabul edilerek aşılar yapıldı. Maalesef devlet kurumlarımızda geliştirdiği mecburiyetler ile insanımızı bu bilinmeye itti.
Kısıtlama sürecinde insanlar cenazelerini yalnız gömdü, düğünler kimsesiz yapıldı, dost akraba bir araya gelemedi. Camiler boş kaldı, insanlar Allah’ın farzlarını bile yapamaz hale getirildi. Adetler, gelenek ve kültürümüz ağır yara aldı. Dünyanın karşı karşıya olduğu tehditlerden biri olan dijitalizm güç kazandı. İnsan ilişkilerimiz hiç bu kadar bozulmamıştı. Gerçeklikten uzaklaştırılan insanlık dijital köleler haline getirildi. Aşırı telefon kullanımının bağımlılık haline gelmesi, toplumu perişan eden sosyal medya saçmalıkları da bu dönemde gelişti. Birçok firma battı. İşyerleri kapandı, İnsanlar işsiz kaldı, yuvalar dağıldı, ülkelerin ekonomileri çatırdadı.
Böyle büyük bir tecrübeyi yaşamışken, halen bu tecrübeden dersler çıkartırken şimdide önümüze Maymun Çiçeği hastalığı sürülüyor. İnsanlık Covid’i yemiş olabilir ama bu kez Maymun Çiçeğini yemeyecek. Akıl, ölüm korkusunun önüne geçecek. Ölümle korkutarak istedikleri dünya düzenini yazmak isteyenler avuçlarını yalayacak.

YORUM YAP