Olası bir erken seçim var mı, sizce? Bence var ve bu yüzden olası yazdım. Benim tahminin Kasım Aralık ayları değil, önümüzde ki yıl, en geç Mayıs sonu gibi bir seçim bekliyorum. Erken seçim olur mu bu tarih derseniz?
Olur, öyle bir olur ki!..
Cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin mevcut anayasa gereği iki defadan fazla aday olamayacağı açık ve son derece net. Ancak bunu anayasa değişikliği sonrası için geçerli kılmak, mevcut yasayı gereğinden fazla zorlamak olur.
Bunu ne iktidar, ne de muhalefet isteyebilir? Nedeni ise, muhalefetin mevcut Cumhurbaşkanımızın adaylığına karşı alacağı tavır, siyasi zeminde “Kaypaklık, korkma, seçimden kaçma” şeklinde sürüleceği için muhalefet istemeyecektir. Bununla birlikte, diğer bir yandan, belki bir iktidar yada güç değişiminde, anayasanın ihlal edildiği gibi ciddi bir iddia ile karşı karşıya kalacak olan mevcut meclis’in bu sorumluluğu taşımamak için, muhalefetle birlikte işbirliği yapıp, 15 gün de olsa, bir ayda olsa Cuımhurbaşkanlığı seçimlerini erkene alacağını düşünüyorum.
Çünkü yanlış bilmiyorsam, meclis’in erken seçim kararı aldığında, Cumhurbaşkanı’nın o cari dönemi, yeniden seçilebilme hakkına kavuşmasını sağlıyor.
Diğer bir yandan meclis’in erken seçim kararı alabilmesi için 400 milletvekili’nin oyu gerekiyor ve Cumhur ittifakı üyelerinin bu çoğunluğa sahip olamadığını biliyoruz. Altılı masa yada HDP’nin sürece nasıl destek verip vermediğini hep birlikte göreceğiz. Acaba seçim yasaklısı Ak Parti Genel Başkanı’na 2003 yılında genel başkanlığı açan CHP yönetimi gibi yine bir icazet verilecek mi, göreceğiz.
Eğer mevcut Cumhurbaşkanı, meclisi erken seçime götürürse, o dönem görev süresini tamamlamış sayılıyor ve yeniden başa dönüyoruz.
Tabi ki geldiğimiz süreçte iktidar partisinin ve hükümetin aşırı yıprandığını ve yorulduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Mevcut teşkilat yapıları, çalışmalar, sokağın nabzı. Ekonomik ve sosyal göstergeler, 2015 seçimlerinden de daha sıkıntılı bir seçim süreci yaşanacağının apaçık belirtisi. Son bir yıldır, ciddi ciddi gündem belirleyen medya, bürokrasi çıkar ilişkileri, dolarlar, rakamlar, hesaplar, görüntüler. Bunlar bir şekilde fatura olarak öne çıkartılacak konulardır.
Artık insanlar çok daha rahat nefes alamadıklarını açıkça belirtmektedirler, esnaf, sanayici, çiftçi sorunları olduğunu söylemesine rağmen, “Sizin bir sorununuz yok!” demek bir ciddi bir aymazlık, sokağın sesini duymamaktır.
Diğer bir yandan hala sokağı ve insanları anlamamak için direnen ve hala sahip çıkılan bir bürokratik oligarşi. Ki benim yıllardır söylediğim, Cumhuriyet hükümetlerinin tamamı da dahil olmak üzere, koskoca Osmanlı’nın sonunu hazırlayan tarikratik bürokrası, kimi zaman yeşillerle, kimi zaman hakilerle, kimi zaman siyahlarla, kimi zaman kırmızılarla, kimi zaman beyazlarla, sarılarla bu toplumu vesayete mahkum ve çaresiz bırakmakta beis görmemiştir.
Kimi zaman ayağında postal olan bu çevre, kimi zaman çarığı, kimi zaman çilingir masasında, kimi zaman maklube organizasyonlarında, kimi zaman Perşembe akşamları sohbetlerinde ülke dizayn etmiştir ve etmektedir.
Maalesef bunlar sadece iktidarların değil, bütün toplumun handikapları ve parçalatıp yok etmek zorunda olduğumuz böbrek taşlarıdır.
Öyle ki, ağrısına yüzlerce şehit verdiğimiz bu taşlar, yine bu ülkenin sırtında ağırlık, kasasına gizlice sokulmuş el, tedavisinde serumuna katılan zehirdir.
Bu taşların ne zaman ve nerede sancılara yol açacağını bilemediğimiz ancak kesinlikle ve ergeç yol açtığını yakın tarihte yeniden yaşadığımız bir vakıadır.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sonrası yaşanan tüm sosyal ve ekonomik travmaların bazıları geçiş sürecine bağlı olarak gelişmişse de, bazılarının hala, kronik ve tedaviye olumlu sonuç vermeyen süreçleri maalesef bitirilememiştir.
Kimi zaman başta Sayın Cumhurbaşkanı’nın da şikayetçi olduğu bu konu, çözümün o makam olması nedeniyle, ciddi başağrısı yapılabilecek, bir şekilde rakamlara, sandıklara, sonuçlara yansıyacak kesin ve kati neticelerdir.