reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

“Hangi günü gördün akşam olmamış”

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Hangi günü gördün akşam olmamış”

Bir türkü vardır bilirsiniz: “Buna dünya derler hepsi geçer /Hangi günü gördün akşam olmamış.”

Hayat devam ediyor durmaksızın ve zaman üzerimizden gelip geçiyor. Nihayetin ölüm dediğimiz an yerini, zamanını ve şeklini bilemediğimiz bir yerde çıkıyor önümüze. Ve her ne yaşıyorsak hepsi bitiyor ve her başladığımız ve devam etmekte olan her şey bir yerde ve bir şekilde sona eriyor.

Ama insanoğlu tüm bu gerçekleri bilmesine rağmen her nedense umursamıyor gibi davranıyor ve kendinden çok uzaklarda görüyor hep…

Yaşarken kaygı dolu bir ömrün kıskacında günü güne ekleyerek çekilen tüm çileler, aşılmaz sanılan handikaplar bir bir çıkıyor insanın önüne… Öyle olaylarla karşılaşıyor ki insan, her şeyin bittiği, ötesine geçmenin zor olduğu, bunca çabanın ve var olanın ise heba olduğunu düşünüyor zaman zaman ve buna benzer onca şey gerçekleşiyor insan hayatında…

Bitti sanılan bitmiyor aslında ya da buraya kadarmış denilenin devamı geliyor. Kısacası hayat devam ediyor. Çünkü zaman geçiyor, gün güne eklenerek aylar ve yıllar akıp gidiyor, kendi mecrasında durmaksızın dönen ay, dünya ve güneş aynı hızda aynı yörüngede işlevini aksatmaksızın sürdürüyor, hareket halinde zira…

İşte bir yılı daha geride bıraktık. Çocukluk günlerimizi hatırlıyorum. 20. asrın bitip 21. asrın başlayacağı zaman bize öylesine uzak öylesine ulaşılmaz geliyordu… Fersah fersah ötelerdeydi sanki… Gel gör ki ona ulaştık hatta geçtik hem de öylesine geçtik ki 21. asrın çeyrek kısmını tamamlayacağımız son yıla da girdik. 21. asrın başlarında hatta yaklaşırken “milenyum” efsanesiyle dünya bir baştan bir başa çalkalanıp durmuştu. Bilgisayar programlarında karakter tabanlı yazılımlar için nerdeyse korkunç bir felaket yılı gibi yıl olarak düşünülmüştü. Yılın son iki rakamının karakteri “yılı” ifade etmesi için ayrılmış olan alandı ve 00’laşmış tarih ile zaman hesaplanamaz olur endişesiyle çok bedeller ödendi. Ancak nihayetinde o korkular korkulduğu şekilde olmadı. Şimdi bunlar bir masal gibi geliyor günümüz insanına, basite alınıp önemsizmiş gibi algılanıyor, anlıyorum. Ama o günlerin önündeki bir handikaptı bu “00” tarihi. Aşıldı ve korkulan olmadı, olmadığı gibi onun üzerinde 25 yıl daha geçmek üzere… Tıpkı yaşı yirmili civarında olanlar, altmışlı yetmişli yaşlarda olanlar için, onların çok uzun yaşadığını ve o yaşlara kendilerinin gelebilmesinin çok ama çok uzakta olduğunu varsayarlar, hatta o kadar uzun zamanı düşünmezler ve belki de kendileri için yeterli bir ömür diye gündeme dahi almazlar.

Halbuki öyle bir hızlı geçiyor ki zaman, bir varmış bir yokmuş gibi, dere tepe düz gibi, bir arpa boyu yol gibi…

Öyleyse, önümüzde büyüttüğümüz ve aşılmaz diye endişelendiğimiz her ne varsa hepsi zamanın çarkı arasında tükeniyor, geçip gidiliyor; hatta “milenyum” konusunda dediğimiz gibi unutulup gidiyor. Hayat işte böyle bir şey… İnsan problemlerle yoğrularak, adımlarına takılan çelmeleri aşarak hayat yolculuğunu devam ettiriyor. İnsanın hayatı devam ediyor ama zaman insanı da kendi çarkları arasında hırpalıyor, yoruyor ve zorluyor. Olgunlaştırıyor. Sonuçta insan kendi için belirlenmiş hayat güzergâhlarını tamamladıktan sonra yorgunluk içerisinde zamanını tamamlayıp ayrılıyor bu dünyadan… Yeni kuşaklar yeni umutlarla çıkıyor bu akıp giden hayat yolculuğuna saf, temiz ve umut dolu duygularla… Onlar içinde onlarca badireli ve engebeli yollar çıkacak, çıkacak ama inanıyorum ki her biri aşılacak ve günler, aylar ve yıllar tek tek devrilip hareketini sürdürecek…

Zaman bu minval üzere dönerken insan için “dünya” ders alınması gereken belki de en önemli ibretlik tabloları gözlerimizin önüne seriyor ama ne yazık ki çok azımız bu yaşanmışlıklardan kendimize ders çıkarıyoruz.

Ders almak, çekinmek, korkmak değil aslında insanın kendisi için daha rahat daha güzel ve daha mutlu ve huzurlu olacak bir hayat anlayışı ve yaklaşımıyla zamanı kendisi için olabildiğince iyi ve güzel yaşayabilmeyi anlayabilmektir. Bu dersi alınmaz mı? Bilmem. Muhakkak ki vardır ama sanırım sayısı oldukça azdır.

“Buna dünya derler hepsi geçer,/Hangi günü gördün akşam olmamış” dizesinin derinliğinde, dünya hayatının geçiciliği ve çekilen çilenin nihayete ereceği gerçeği üzerine yoğun bir şekilde tefekkür etmek lazım. Bu dizedeki her kelime, hayatın geçici doğasını ve yaşanan sıkıntıların nihai bir sona ulaşacağını anlatan bir özdeyiş aslında. Anlayana…

YORUM YAP