reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Hayatın Kitabını Oku!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Hayatın Kitabını Oku!

İşlerimi halletmek üzere çarşıya indim. Her bir köşesi tarih kokan memleketimin güzide mekânlarından birinden, Taşhan’ın yanından geçerken telefonum çaldı. Yolu tıkamamak ve insanlara engel olmamak için bir köşeye geçtim ve ısrarla çalan telefonu cevapladım. Çok da uzun geçmeyen telefon görüşmemi sonlandırdım. Ve işlerimi halletmem için yoluma devam edecekken dalgınlığımdan fark etmediğim bir gözün elimdeki kitabı incelediğini gördüm. Her şehrin meczupları vardır, sanırım onlardan birine rast geldim diyerek yoluma devam etmek istedim. Bir cümle kurdu benimle konuşmaya çalışarak, fakat anlayamadım. Sözcükleri telaffuzu oldukça dağınıktı; tıpkı üstü başı gibi. Daha sonra “Hayatın kitabını oku!” diyerek son cümlesini kurdu. Biraz şaşkınlık biraz da tedirgin bir şekilde, tebessüm ederek başımla tasdik ettim. Daha sonra ortadan kayboldu o meczup; neden böyle bir cümle kurduğunu düşünmeye başladım. Elimdeki kitaba bakarak söylediği cümleyi neden dile getirdiğini bir süre sonra bağdaştırabildim ancak. Çantam küçük olduğundan elimde taşıyordum kitabımı. İsmi “Çürümenin Kitabı”; filozof, deneme yazarı ve 20. Yüzyıl retorik sentezcisi Emil Michel Cioran’ın çok sevdiğim koleksiyonlarından biri.

O meczup büyük mü büyük bir soru bıraktı önüme; “Hayatın kitabını oku!” derken. Ama o kitap nerede? O devasa soru infilak edince zihnimde, binlerce soru şarapnelleri dağıldı etrafa. Kaç göz lazım gelirdi bunca soruya, hayatın kitabını okuyabilmek için… Okumayı biliyor muyuz hem, hangi lisanla yazıldığını bilmediğimiz o gizemli kitabı. Yazarını da bilmiyoruz üstelik!  Hayatın Kitabı’nın özeti var mıdır sahi? Fihristine, bibliyografyasına ulaşabilsek belki bir ipucu verebilirdi bize. En büyük ipucu belki de ismi olsa gerek!

Arka kapağında “Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet – geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; Senin rüyan neydi peki? Kökeninde aldatıcı ve yıkıma mahkûm olmayan hiçbir “yeni” hayat görmedim şimdiye kadar. Her insanın zaman içinde ilerleyip bunaltılı bir geviş getirmeyle kendini tecrit ettiğini, yenilenme niyetine de ümitlerinin beklenmedik yüz buruşturmasıyla karşılaşıp kendi içine düştüğünü gördüm…” yazan, Sayın Cioran’ın elimdeki kitabıyla yetinecektim şimdilik. Ve niceleriyle yetinecektik hepimiz; ta ki Kıymetli Meczubun söylediği o kitabı bulana dek!

Ozan’ın dediği gibi;

“Kendi kitabıma girdim saklandım

Kelime kelime buldular beni”

Kim bilir belki ben de bulurum bir gün, Hayatın Kitabı’nı!

YORUM YAP