Antalyaspor mu iyiydi.
Sivasspor’mu çok kötüydü.
Bunun cevabı gerçekten zor.
Benim görüşüm net.
Ne Antalyaspor iyi.
Ne de Sivasspor kötü diyebilirim.
Yenilen goller çok kötü.
Ali Şaşal’ın kurtardığı pozisyonlar çok iyi.
Radakoviç’in genel durumu çok iyi.
Yenilen goldeki hamlesi çok kötü.
Alex’in Koita’ya asisti çok iyi.
Oyunun genelindeki katkısı çok kötü.
Charisis’in performansı tartışılır.
Ne siyah, ne beyaz.
Yunanlı oyuncu hep gri…
Kısaca genel anlamda bir iyi bir kötüyüz.
Savaşan oyuncumuzun sayısı az.
Hatta az değil yok denecek seviyede.
Bunlar tek sebebi sezon başındaki transfer tercihleri ve
Kadro yapılanması diyebiliriz.
Ligdeki mevcut 18 puanı toplayanda bu takım diyebilirsiniz.
Ama nasıl bir mücadele ile işte bu çok tartışılır.
Sivasspor geriye düştüğü 5 maçı kazanmış.
Hem de bu konuda Ülkemizde ve Avrupa’da birinci sıradaymış.
Herşeye rağmen camiayı ve Kırmızı-Beyazlı taraftarı bu durumumuz mutlu etmiyor.
Sivasspor taraftarı iyi oyun ve mücadeleci bir takım görmek istiyor.
Bunların hepsi bir araya ne zaman gelir.
Açıkçası bende merak ediyorum.
Şöyle koltuğa oturup rahatlıkla maç izleyeceğimiz günler inşallah yakındır.
Yoksa sinir,stres dolu günler bizi bekliyor diyebilirim.
Bülent Uygun kaybedilen maçtan sonra yine gündemin birinci maddesi oldu.
Hamle yapmadığı,oyuncu tercihleri ve maç sonunu beklemeden soyunma odasına gittiği eleştiriliyor.
Hepsine eyvallah diyorum.
Bunların hepsi kabul edilebilir.
Ortada başarı ve başarısızlık varsa iyi analiz edilmelidir.
Herkes bu durumdan ders çıkartmalıdır.
Kimse kendini topu taca atar gibi kenara atmamalıdır.
Sorunlar, sıkıntılar ancak konuşarak çözülebilir.
Susarak,kapatarak,
görmemezlikten gelerek sorunlar çözülmez.
Sivasspor’un içinde bulunduğu bu olumsuz havayı ancak birliktelik çözer.
Bunun içinde şehrin tüm yöneticilerinin devreye girmesi gerekir.
Sivasspor herkesin ortak değeridir.
Bu değere herkes sahip çıkmalıdır.
Değere sahip çıkmak maça gelerek protokolden poz vermek değil,işin içine girmektir.