reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

İnsan İhtiyaçlarında Sınır

Yayınlanma Tarihi : Google News
İnsan İhtiyaçlarında Sınır

Aslolan insandır.

Her ne yapılıyorsa, gerçekleşmesi için fikirler üretiliyorsa ve uygulamalar yapılmaya çalışılıyorsa, tüm bunların, insanın bugününde ve geleceğinde daha kolay ve insani olarak yaşayabilmesi için olmalıdır.

İnsanın yeryüzü coğrafyasında aslî ve fitrî ihtiyaçları dünden bugüne ve yarınlara esas itibariyle temelde aynıdır. Günün koşullarına göre ortaya çıkan değişiklikler ise temel ihtiyaçların dışındaki hayatı idame ettirmeye yönelik yeni koşulların duyduğu şeylerdir. İnsan her şeyden önce yaşadığı mekâna, sağlığına ve yeterli düzeyde hayatını idame ettirecek maişet temine ihtiyaç duyar. Kişi bunları bireysel olarak çalışarak, üreterek ve ürettiğinin karşılığı olarak elde eder.

Öncelikli olarak insan sağlıklı bir hayata, geçinmek için gelire, nitelikli bir mekân içinde yaşamaya ihtiyaç duyar. Bunlar zamanın şartları ne olursa olsun gerekli asgari ve temel ihtiyaçlar olarak değişmezler. Temel ihtiyaçlar karşılandığında ise insan tabiatının, bedeni ve ruhi arzularının çoğalan beklenti ve arzularına sahip olmak, onları elde etmek ister ve haliyle ihtiyaçları sınırsızdır. Ve akabinde her karşıladığı ihtiyaçtan sonra onun bir ötesini, bir fazlasını ve en önemlisi de daha konforlu ve güzelini, daha iyisini talep etmektedir.

Sahip oldukları değil, sahip olmak istedikleri insanı tahrik eder.

Sahip olmadıkları insanı fakir ve yetersiz hissettirir.

Bu bir açgözlülüğün değil, üreten ve arzulayan insanın, daha fazlasına olan iştiyakının ve sınırsız ihtiyaçlarının doğal tezahürüdür. O nedenledir ki insan, sahip olduklarının daha iyisine, daha güzeline ve daha konforlusuna sahip olmanın içgüdüsel tahrikiyle hayatını sürdürür. Ayrıca, içerisinde yaşadığı toplumun, etkisi altında kaldığı reklam ve empozelerin bitmek bilmeyen saldırılarının zihnen ve ruhen tasallutu altına kaldığından hem ihtiyaç çeşitliliği artar hem de karşıladığı ihtiyaçların daha konforlu ve kaliteli olmasını arzular. Yaşadığımız dünyada kişi kendisini bu tür etki alanlarından korumakta ne yazık ki zorlanmaktadır. İletişimin ve beraberinde pazarlama sektörünün kişilere ihtiyaç hissettirme yöntemleri son yüzyılın durdurulamaz hızıyla küçüğünden büyüğüne toplumun her kesimi kuşatmış durumdadır.

İçinde bulunduğumuz çağın başından itibaren bugünlere şehre, mekâna ve güzel yaşama dair kafa karışıklığı söz konusu. Ayrıca her kesim ve herkes tarafından farklı şekilde algılanmakta ve tanımlanmaktadır. Yine neyin gerekli, neyin gereksiz olduğu değişkenlik arz etmektedir. Belki bu durum şahıslara ve toplumlara bağlı olarak farklılığı artan bir şekilde hayatımızda ve zihnimizde varlığını sürdürmesidir. Bu durumun insana ve topyekûn olarak topluma yaptığı etki ciddi şekilde hayatın akışını ve konforunu biçimlendirmektedir.

Günümüzde şehirlerimizde değerlerimizle ilişkilendiremeyeceğimiz dönüşümler yaşanmaktadır. Her geçen gün sosyal ilişkilerimiz ve çevreyle olan bağımız çözülüyor. Büyük şehirlerimiz bir yana, küçük şehirlerimizde hatta köylerimizde de artık bu çözülme baş göstermiş durumda. Bu çözülme öyle bir çözülmedir ki her yanımızı olumsuz etkilemektedir. Bizi doğallıktan ve evden koparan bir çözülmedir bu. Oysa doğal ve nitelikli mekânlarda ihtiyaç duyulan her şeyin en iyisi ile yaşamak gayet tabii bir ihtiyaçtır.

Ne var ki, günümüz insanı, yaşamak için geçinmek ve ihtiyaçlarını gidermek için çalışmak zorundadır. Hal böyle olunca yaşamayı idame ettirme ve çocuklarına bir gelecek hazırlama arzusu bu kıskaçtan kurtarmasına çok da imkân tanımaz.

Günümüz dünyası, kırsal alandan kentlere göçü tüm yönleriyle cazip hale getirdiği için, kişiler, özellikle kırsal kesimde yaşamak istememekte ve tarım ve hayvancılık gibi ağırlıklı işlerde çalışmaktan kaçınmaktadırlar. Ve başta büyük kentler olmak üzere şehirlere farklı bahanelerle taşınmakta ve hayatlarını idame ettirmenin çabası içerisine düşmektedirler. Günümüz koşullarında iş bulmanın tüm zorluğuyla beraber, tek bir gelirle, artan, farklılaşan onlarca gideri karşılamaya gelir açısından güçleri yetmemekte, haliyle huzursuz ve mutsuz insan sayısı olabildiğince artmaktadır.

Asolan insan olduğuna göre, her şeyden önce insanın bedensel ve ruhsal sağlığı öncelikli olmakla beraber esas olan insanın mutluluğudur. Mutlu olmak için ihtiyaçların karşılanması, insanın sağlıklı düşünmesine ve kendisini rahat hissetmesine sebep olur.

 

YORUM YAP