
Bence insan yaradılışında hala büyük bir sır olan, bilim insanlarınca her ne kadar çözüldüğü yada çözülmeye başlandığı açıklansa da, bizim kuşağın, biyoloji derslerinde gördüğü, duyduğu DNA yani Deoksiriboz nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmaların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA’nın başlıca rolü bilgiyi uzun süre saklamasıdır. İnsanoğlunun gen haritası dizilişi neyse, bununla ilgili benim bir iddiam vardı. DNA zinciri babadan yada anneden yada her ikisinden çocuğa kalıtım yoluyla aktarılıyor. Üstelik üstündeki tüm bilgilerle birlikte.
Şunu diyordum.
İnsanoğlunun zamanla öğrendiği her şey DNA sına yerleşiyor ve hiç bir zaman silinmiyor, zaman zaman kendi kendine nüksediyor.
Hatta şuna benzer bir örnek okumuştum. Yanlış hatırlamıyorsam, İspanya’da bir kadın sabah uyanınca farklı bir dilde konuşmaya başlıyor, kimse kadının ne dediğini anlamıyor. Araştırmalar uzmanlar doktorlar derken kadının Polonya yani leh dilinin farklı bir şivesinde konuştuğunu ve o kadının büyük büyük annelerinden birisinin zamanında İspanya’ya gelin geldiğini, evlenip orada kaldığını ve bu kadının da o soyuna geldiğini buluyorlar.
Yani kadının DNA’sının bir yerinde Leh dili gizli kalıyor ve bir şekilde yıllar sonra açığa çıkabiliyordu.
Buna benzer bir örnekte üniversite yıllarımda bir kitapta okumuştum. Şumnu’da söyleyeyim bu örnek, meşhur yatışma programının final sorusuydu, ve ben tereddütsüz bilmiştim.
Mısır firavunlarından Psammatikos hiç konuşma sesi duymamış bir bebeğin hangi dilde konuşacağını merak eder ve yeni doğmuş bir çocuğu, sağır ve dilsiz bir çoban ailesine verir.
Bunlar çoğu bakıp büyütürken, çocuk konulmaya başlayınca, ne anne, ne baba Ne de su der. Yarışma programının şıkları bunlardı çünkü.
Çocuğun söylediği kelimenin hangi dilde olduğunu araştırırken, Frigya dilinde ekmek demek olduğunu öğrenirler.
Çocuğun DNA’sına yerleşen Frigya dili Yani ilk konuşma dilinin Frigya dili olduğu ve Frigya uygarlığının da Mısır uygarlığından daha eski olduğunu kabul ederler.
Ne kadar doğrudur bilemeyiz. Ki olduğu kabul edilir.
Buna hissetmek diyoruz.
Bazıları Türk olmasına rağmen kendini Türk hissetmez, bazıları ise kendisinin Türk olmadığını madden kabul etse bile Türk olabilir.
Bunu şunun için söylüyorum.
Eğer DNA’sına İtalyan, İngiliz Yunan, Ermeni Rus Gürcü, Arap, Acem, Yahudi geni yerleştiyse, belki aylar yıllar, asırlar yani bilinmeyen bir süre sonra ortaya çıkabiliyor.
Eğer Yunan sevgisi varsa bilinci, Yunan soyundan bir izdivaç sonucu meydana gelen bireyin DNA’sına yazılmıştır. Yunancayı daha çabuk öğrenebilir, Yunanlıları daha kolay ya da daha çok sever.
DNA’sına yerleşen genetik kütüğün bağlı olduğu kavmi daha çok sevmekte yada daha kolay sevmektedir.İşte bu nedenle şaşırmamak lazım.
Kalın sağlıcakla