Bunu arıyorsunuz değil mi? Bulamazsınız. Onu bulmak öyle kolay olsaydı, adı herhalde bu olmazdı.
Güven; birine herhangi bir korku, kaygı, çekinme, şüphe ve tereddüt duymadan inanma ve bağlanma duygusudur.
Güven genellikle bir kişinin dürüstlüğüne olan inancımız olarak da tanımlanır.
Kişinin başka bir kişi, kişiler, kurumlar, olaylar ya da durumlar karşısında kendisinin fizyolojik ve psikolojik bir zarar görmeyeceğine dair yaşadığı duyguların toplamıdır.
Bu duyguyu yaşayan insanın söylem, eylem, tutum ve davranışları güvenin göstergesidir.
Bireyde güven duygusu doğumdan itibaren başlar: Anne bebeğin karnını doyurur, altını temizler ve sevgisini sunar, bebek de fiziksel ve duygusal ihtiyaçları karşılandığı için kendini güvende hisseder. Böylece bebek için anne bir güven kaynağına, bebekte aldığı olumlu mesajlarla güvenli bir bireye dönüşür.
Sosyal bir varlık olan insanın, günlük yaşam aktivitelerini düşünsel ve ruhsal anlamda sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için asgari düzeyde güven duygusuna sahip olması gerekir.
Ayrıca güven hissi, insanların duygu, düşünce, ihtiyaç ve isteklerini muhataplarıyla daha rahat paylaşmalarını da teşvik eder.
Çünkü güvenin olduğu yerde dürüstlük, yakınlık ve destek vardır.
Güven; samimiyettir, içtenliktir, iletişimdir, inançtır, bireyi ve toplumu mutlu kılar.
Güven bir toplumu bir arada tutan en önemli ve temel değerlerden biridir.
Toplumda güven vermeye ihtiyacı olan ve güven duymaya ihtiyacı olan iki grup vardır. Bu gruplar huzurlu bir toplum için bir birlerine karşı güven tesis edecek tavır ve davranışlar geliştirmelidir.
Bireyler, esnaflar, kurullar ve kurumlar etkileşim için de oldukları paydaşlarına güven duygusu vermek zorundadır.
Birey olarak güvenilir olmanın yolu; söylem ve eylem birliği konusunda tutarlılık, zaman kavramı konusunda duyarlılık, samimiyet ve inanmak ile ölçülür.
Toplumda sevgi ve güveni inşa etmenin yolu ön yargılarımızdan kurtulmaktan geçer.
Belirsizlik ve bilinmezlik güvensizlik ortamını besler ve büyütür.
Güven duygusunu; ailede, iş hayatında ve sosyal yaşamda tüketen en önemli unsurlardan bir tanesi de yalandır.
‘‘Bazı insanları her zaman kandırabilirsiniz, herkesi bazen kandırabilirsiniz, ama herkesi her zaman kandıramazsınız.’’ der Abraham Lincoln.
Bunun için yalan, dolan, hile üzerine kurulmuş ve kurgulanmış bir yaşam insanı huzur ve güven ortamından uzaklaştırır.
Robert Bosch “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” der.
Araştırmalar, güvenin ilişkilerde emniyet ve güvenç hissini artırırken, korunma ve savunma ihtiyacını azalttığını ortaya koyar.
Toplumda sarsılan ve yok olan güven duygusu, gelecekte bir arada olma idealini ve iradesini de yok eder.
Yaşamın her alanını güvenli kılmak için insan ilişkilerini sağlam temeller üzerine kurmamız gerektiğini unutmamak gerekir.
Hayatı, güven duyan ve güven duyulan emin bir birey olarak yaşama çabası ve gayreti içinde olmak dileğiyle…