Sizce bu şehrin gündemi nedir? Bu şehre dair bir gündem var mıdır? Ya da bu şehirle ilgili söz söyleme hakkı ve yetkisi olanların bir gündemi var mıdır?
Mesela susuzluk, kuraklık. İşsizlik olabilir mi? Geçim sıkıntısı. Çok mu karamsarım. Ulaşım, trafik, pahalılık mı?
Ya da başka şeyler mi? Hadi diyelim cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri. Nasıl olsa aday adayları, billboardları, gazete köşelerini süslemeye başladılar.
Bir yazar arkadaşımız şöyle yazmıştı.
Gündem dediğimiz şey; Türk Dil kurumu Büyük sözlüğüne göre, 1. Anlamı, Toplantılarda görüşülecek konuların bütünü, ruzname. 2. Anlamı, Yaşanan günlük olaylar.
Aslında şehir yaşayanı olan bizlerin gündemini belirleyen konular, ilginiz çok genişse, sırası ile dünyadan kaynaklanan, ülkeden kaynaklanan, şehirden kaynaklanan, ailenizden kaynaklanan gündemler olmak üzere birçok gündem kaynağımız vardır. Bir bireyin gündemini belirleyen unsurlar kişinin ilgi ve kişiliği ile yakından da alakalıdır. Algıdaki seçicilik sizin gündem kaynağınızı da belirler.
Birey olarak bizler, Dünyada, Ülke genelinde, kendi ihtiyaçlarımızın uyarılarından yola çıkarak bir gündem oluşturamayız ama ilimizin genel sorunları ve çözümleri konusunda bir gündem oluştura biliriz.
Bu şehirde gündemle ilgili konuşacaklarınız varsa, nerede konuşabilirsiniz ki? Allah işini rastgetirsin, değerli ve kıymetli valimiz Salih Ayhan bu konuda Sivas’ta mihmandarlık yapan isimlerin başında gelir.
Buradan şükranlarımızı sunmazsak ayıp olur. Her yıl birkaç defa şehrin ileri gelenlerini, proje ve vizyon öngörüsü olduğunu iddia edenleri bir araya getirir. Şehrin anafikrini ortaya çıkartırdı.
Hatta diyebilirim ki, önceki dönem belediye başkanımız Sami Aydın’da bu konuda fikri olanların sesli düşünmelerini bekler ve onlara o ortamı sağlardı.
Peki ne oluyor da, buna rağmen şehri; bir adım geri olsa da, iki adım ileri götüremiyoruz. Şehrimizdeki her kurumun, kendi dinamikleri, yapısı programları uygunken, neden olmuyor.
Neden 4 Eylül Barajı dibe vurduğunda, su korkusu yaşamaya başladık. Allah, koskoca suyun barajını bire günde mi arşı alaya çıkardı?
Yada ilahi bir kudret, barajın dibinde, cehenneme bir delik açtı da, suyu oraya mı kaçırdık.
İroni yaptığımı mı düşünüyorsunuz.? Hayır, ciddiyetsizliği, sorumsuzluğu haykırıyorum.
Bu örneğime bazılarınızın karşı çıktığını ve yanıldığımı söylediğinizi, bana şu soruyu sormak istediğinizi duyar gibiyim, “ Madem bu kadar ekip toplanıyor, çalışıyor, maddi kaynaklarımız harcanıyor da, neden ilimizin birçok kronikleşmiş, kemikleşmiş sorunları var?”
Bence bunun en temel doğru cevabı “ Şehirdeki iletişimsizlik, bir araya gelme kültürünün her geçen gün hızla kaybolması, her kurumun kendi derebeyliğini ilan etmesi, kurumların, kucaklayan, bilgi veren yapılar olması yerine, birer kale, şato haline gelmesidir diye bilirim.
Sistemin ve son yıllarda yaşadığımız onca hadisenin yarattığı yüz yüze iletişimsizliğin tembellik ve konforun üstüne birde sosyal medyada paylaşmanın etkili ve etkin olduğu yanlış düşüncesi, şehrimizde iletişimi ve bilgi paylaşımını bozmuştur.
Eğer iletişimi sağlayabilirsek, şehirde var olan dedikoduların önüne geçebileceğiz. Merak etmeyin,bu sayede şehirdeki umutsuz, mutsuz hava dağılacaktır. Kent- Üniversite-Siyaset işbirliği gerçekten oluşacaktır. Bu da şehrimiz yaşayanlarını mutlu bireyler haline getirecektir. Tüm şehir yaşayanları gibi şehrimizde üretim yapan, şehre aş, iş vermeye çalışan girişimcimiz mecbur bırakıldığı karamsarlık sendromundan çıktıklarında mutlu bir şehirde dolaşmaya başlayacaktır.
Bu güzel günlerin olabileceği umudumu hiçbir zaman kaybetmedim. Çünkü Şehrimiz yaşayanlarının, var olan sorunlarımızı gördüğüne, çözebilecek güçleri olduğuna her zaman inandım. İnanmaya da devam edeceğim.
Sağlıcakla kalınız