İsveç’te bir dangalağın Türk konsolosluğu önünde Kuranı Kerim yakmasına şaşırdım mı?Hayır..
Kızıyor muyum? Eh işte sizin kadar..
Kızarsam ne değişecek?İslam dininin kitabı Kuran-ı Kerim’e hakareti sadece bu serseri müptezel yapmadı ki!…
Kimler, kimler yapmadı ki..
Bu ilk mi?
Değil!
Biliyorum sonda olmayacak?
Peki neden Türkiye konsolosluğu seçildi.
Neden İran, Suudi Arabistan,Ürdün, Katar, Fas, Cezayir vb. değil? Onlarca müslüman ülke var, öyle değil mi?
Doğu Almanya yıkıldıktan sonra, ortaya çıkan faşizm rüzgarlarının vurduğu ilk evler Türklerin evleri oldu. Yakılan yıkılan dövülen.
Siz bakmayın bazılarının,”İslam’ın son kalesi Türkiye, Ümmetin lider ülkesi, Cennetin bekçileri Türkler, İslam’ın ruhu Türkiye” sloganları ile yaptıkları çığırtkanlıklara.
Yalan söylüyorlar, göz göre göre, apaçık yalan söylüyorlar.
İşte onlar yukarıda saydığım onca zulmün ya baş aktörleri, ya mimarları, ya piyonları.
Allah için bakınız yahu, Allah rızası için bakınız.
Bütün radikal terör örgütlerinin hedefinde de Türkiye vardır.
Bu ülkede camiler olmasa, ezan duyulmasa Müslüman coğrafya olduğunu düşünebilir mi bir yabancı?
Henüz türünü anlayamadığım bir Müslüman coğrafyanın, içi ne olduğu bilinmeyen bir ülkesi olduk. Bile bile, isteye isteye öyle yaptılar.
Kim yaptı diye sormayacağım.Alacağım cevabı çok mu çok iyi biliyorum.
Hiç birinizde doğru söylemeyeceksiniz.
Bir takım çapsız zevat, Laik sistemin yetiştirdiği falan diye başlayacak çünkü.
Bir takım güruh ise, “Sana ne, sana ne, ne yaparsam kendime” diye zırvalayacak.
Bu söylenenler sadece sonuç işte size.
Hiç kimse demeyecek mi, arkadaş?
Bir damla içkinin düştüğü bir ırmakta 40 gün abdest almaktan imtina eden müslümanlardan, inşasına günah bulaşmış bir camide boy pos endam gösterisi yapan, sözüm ona stand-up’çı mümesillere nasıl geldik.?
Birileri rahatsız olacakmış, olsun, Derdimiz bir tek Allah’ı üzmemek, incitmemek. Onlara ne gücümüz yeter, ne de kudretimiz zaten. Ve yüce kudret sahibinin istediği de zaten bu değil mi
Dere kenarında kaybolan bir koyunun hesabı Ömer’e sorulurken, bugün kendi ülkesinde ki insanlara zulmeden cahil alimlere, ulemaya, idarecilere nasıl geldik?.
Dün kapısında ilim şifa bekleyen mazlumlara varken, bugün o mazlumların bedeninde sapkınca emellerini tevdi eden serserilere nasıl geldik?
Daha dün, önceki dünler gibi onlarca yüzlerce, güpegündüz, sokak ortasında, ahlaksızlığa hırsızlığa şehvete, talana, çökmeye Allah’ın haram kıldığı uyuşturucuya cephe aldığı için açıkça katledilen ve ilim yolunda öldürüldüğü için şehit olan bir kişinin katilleri kimler eliyle korunuyor. Bunu. Bir imam biliyor da susuyorsa, o coğrafya yurdu olabilir mi ?
Sizin Müslümanlık dediğiniz, sadece beş vakit namaz kılmak, davul zurna, kameralar eşliğinde hacca gitmek midir?
Bugün besmele ile hırsızlığa başlayan yeni moda müslümanlar nerede? , Şam’daki bir gayri Müslüm’ün arsasına rızası olmadığı halde, cami yaptığı için “o camiyi yıkın, ama adaleti yıkmayınız!” diye Şam valisine mektup yazar, Ömer nerede.
Cennetin kapısı ilimdir, ilim yolunda ölen şehittir, alimdir diyen Osman’dan vazgeçip, bugün deve sidiğini ekranlara çıkartıp, güneş enerjisinde bitmeyen pil tasarımını arkaya saklayan öteleyen ikircikli, çıkarcı müslümanlar mı bu coğrafyanın Ali’leri, Bekir’leri, Osman’ları
Kendinizi kandırmayın.Kuranı Kerim’i o dangalak değil, o sayfaları elbirliğiyle beraber yaktık.!..
Evimizde sadece süs eşyası muamelesine tabi tutulan Kuran’ı Kerim, zaten içten içe yanmıyor mu?
Sağlıcakla kalın.