Size yazdığımın her yazının arifesinde, Sevgili Kemal Çağlayan’la aramızda şu mesaj geçer. “Yazılar yarına hazır olur mu?” mealinde mesajlaşmalar.
Dün o mesajı görünce, yazımın konusu hakkında herhangi bir fikrim yoktu. Ancak, genelde o haftaki sosyal medya paylaşımlarıma bakar, bir yazı çıkartırdım.
Bu defa kısmen farklı oldu. Yazıyı, sokak reklamlarından ve internet çerezlerinden aldım. Eve dönerken bir cadde üstü reklamı dikkatimi çekti. “Bayrama Şokkkk Fiyat, Kıyma Makinası 499 Tl.” biraz ötesinde bir başka Cim gibi firmanın reklamı. “Bayrama derin Dondurucunuz bizden. 5 Çekmeceli derin dondurucu sadece 2.999 TL” diğeri ondan aşağı kalır mı? Ona da A yüz kere maşallah. “Kemik doğrama testere, bıçak bilemeye taş, bayrama hazır olun!.”
Aynı şekilde evde internet haber sitelerinde gezerken, on reklamın 3’ü kıyma makinası, 2’si derin dondurucu, 2’si, testere, bıçak, bıçak bileme aparatı, bire kaçı mangal, barbekü reklamı.
Bayramla ilgili aklında kalan ne var diye sorarsanız. Cevabım; Koskoca hiçbir şey.
Kurban bayramı artık bayramlık vasfından çıkmıştır. Artık kurban bayramı değil, et yeme ritüeli, bir barbekü seremonisi haline dönüşmüştür. Tüketim kültürü maalesef, milyarlık bir İslam coğrafyasının bayram kültürünü yok etmiştir.
Artık bütün TV programlarında, bayramda et tüketmenin yöntemleri, kurbanlıklarla yapılan et yemekleri tarifleri, eti fazla kaçırmada hazımsızlık sorunları ve çözümleri üstüne basa basa anlatılmakta, etin nasıl değerlendirileceği açık oturum programlarına konu olmakta, anlı şanlı profesörler, ilahiyat hocaları, etin nasıl marine edileceğini literatüre, ilmihallere dayanarak açıklamakta, bizlere kurban bayramını unutturmanın gayreti ve telaşı içindedirler.
Ha keza, din referanslı bazı odakların, milli ve ulusal bayramlar üzerinde ki, yozlaşmış sindirmeme sorununa nadire yaparcasına, intikam alırcasına, bu mukaddes dinin kültür uzantıları olan dini bayramları da yok etme pahasına..
Halbuki bayramlar, acıların sevinçlerin ortak paydası, bir akraba silsilesinin paylaşımı, bir mahallenin ve o mahalle çocuklarının çadırı, toplumdaki ayrışmanın, kamplaşmanın, nefret uçurumundan alınıp, düzlüğe çıkartılmasıdır.
Fakirin sofrasının, üstünde başındakinin hatırlandığı, kimsesizlere kimse olunan günlerdir. Mezarlıkların bayram yerine dolduğu günlerdir.
Bir Cuma namazı hutbede, hocanın vaazlarını dinleyip, ya da bayram namazı cami avlusunda birkaç kişiyle selamlaşılıp, kurbanın başında, kurbanı nasıl tek başınıza devirdiğiniz yalanlarını daha sonra birilerine anlatarak, et yeme törenine geçiş değildir.
Hele hele, 10 kişinin bir danaya sahip çıkamayıp, şehrin sokaklarını, maraton yerine çevirtip, önde hissedarlar, sonra kasap , zabıta, veteriner, jandarma ve polis gücü ile ortaklaşa yaptığınız, “Hasan! Dana kaçtı ip getir, şu bıçağa sap getir, yakalarsam kap getir! Tekerlemeleri ile ana haber bültenlerine malzeme olduğunuz vakit hiç değildir.
Bayram, bayramdır usta..
Adı gibi bayram, tadı gibi bayramdır. Bu vesile ile bizlerde bayramın, bayram tadında kutlandığı günlerin özlemiyle, bayramınızı tebrik edelim.
Sağlıcakla kalın.