Arada bir, pek ciddiye alanı olmayan Sivas’ı da yazalım istiyoruz. Bizler istemesine istiyoruz da, ciddiye alanı bulmaya çalışıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde kısa bir vakitte olsa da, şehrin çiçeği burnunda belediye başkanı Dr.Adem Uzun beyi bir ziyaretimiz oldu. Keşke imkanımız olsa da, bir iki saat şöyle dertlerimizi dökebilseydik. Şehre dair, şehir için, şehre özel ne varsa paylaşalım.
Lüzumlu lüzumsuz bir çok paylaşımı yapıyoruz.
Mesela başıboş köpeklere ait konuşmak isterdim, şehrin önümüzdeki yıllarına damga vuracak bir sorunu olan Su sorununu konuşmak isterdim. Temizlik sorununu, güvenlik sorununu, makamıyla pek ilgili olmasa da, istihdam sorununu, kadrolu göçmen sorununu konuşmak isterdim.
O dar süre içinde aklımda kalan, son dönemde Sivas’ta ciddi şekilde artan ve sokağa yansıyan uyuşturucu madde ve bağımlılık sorununu konuşmak isterdim.
Sığınmacı ve mültecilerin kayıtdışılığı, kontrolsüzlüğü şehri bekleyen diğer tehlikeler olup, bunlar karşısında ne gibi aksiyonlar alacağını sormak isterdim.
Kent konseyinin aslına rücu etmesi ve bu projeyi bizlere sunan önceki dönemlerden belediye başkanımız ve Sivas tarihine sayılı bir iki isimden sonra gerçekten vizyon katmış Mimar Sami Aydın’dan sonra, özünü ve kimliğini yitirmiş kent konseyini yeniden hayata geçirip, başka nice projelerle ikinci bir Sami Aydın ihtiyacı olan bu şehre yeniden bir vizyon ve kimliğin kazandırılması gerektiğinin farkına varılmasını belki anlatacak, belki soracak, belki isteyecektim fırsatım olsaydı.
Bu şehrin; her geçen daha dayanılmaz ve yaşanılmaz kılınmasının sorumlusu olarak henüz görmediğimiz ve görmek istemeyeceğimiz bir başkanı olarak kalsın hafızalarda ve öyle yaşasın anılarda.
Çünkü gerçekten bu şehir daha çok boğmaya başladı insanlarını. Biraz nefes almaya ihtiyacımız var..
Konuştuğumuz Sivas’ın en önemli sorunlarından sadece birisiuyuşturucu madde kullanımı.
Özellikle kenar mahallelerinde artan madde kullanımın son dönemlerde bu kadar artmasının bir nedeni, düzensiz göç ve 6 Şubat depremi sonrası yaşanan travma..
Trafiğinden tutun, acımasız pahalılığa, temizliğinden tutun, su kaynaklarının düzensiz ve yetersiz kalışına çanak tutan travma.
Bu travmadan bir an önce kurtulmamız dileğiyle;
MAYMUN’UN ÇİÇEĞİ
Covid19 virüsü, Çin’de ilk ortaya çıktığında dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi, bizim ülkemizde de halkta korku ve endişeye mahal vermemek, ticari aksiyonların devam etmesi vb bir çok nedenle, başlarda ciddiye alınmadı. Hatta ülkemizde bir çok etkili(!) ve yetkili(!) isimler üst üste açıklama yaparak, gereksiz şekilde abartıldığını, her türlü tedbirin alındığını, Domuz gribinin bir başka varyantı olduğunu ifade edip, aslında kaybettiğimiz binlerce onbinlerceinsanın bir şekilde sorumlusu oldular. Bu durum sadece bizde değil, dünyanın zengin ve daha ileri teknolojik ve farmakolojik imkanlarınasahip ülkeleri de aynı durumu yaşadı.
Bugün aynı şekilde Maymun çiçeği virüsü ile ilgili bir takım açıklamalar peşpeşe geliyor. Düne kadar Türkiye’de virüse maruz kalmış kimse yokken bugün 6 kişiye bulaştığına dair açıklamalar var.
Gereksiz korku tamam ama tedbirsizlik, ihmalkarlık zaten bu milletin ruhunda var.
Bence şimdiden dikkatli olmakta fayda var.