Dünya tarihi, toplumsal ayrışmaların ve çatışmaların palindromik sahnesi! İnsanlık, varoluşunun en başından beri savaş ve barış arasında gidip gelen bir tahterevalli! Yer çekimi değil de, ayak bağımız bu dev taş küre!Dünyanın dev mıknatıslığı; hangi çekimine mecburuz, hangi yüzüne aşina…Habil ve Kabil kıssası; kardeşlik ve düşmanlık arasındaki ince çizgiyi, bugün toplumsal çatışmaların köklerini de açığa vuran insanlık tarihinin ilk kanlı çatışması; hırs ve kıskançlığın, kardeşler arasındaki bağları bile nasıl parçaladığına bilfiil hayretimiz! Bu sahne, bugün hala dünyadaki toplumsal ayrışmaları ve savaşları idrakimize müsebbip. Birbirine kardeş olması gereken milletler, gruplar ve bireyler, çıkarlar ve güç mücadeleleri yüzünden birbirine düşman!Ve bu ayrışmaların kökünde hep aynı insani zaaflar: Kıskançlık, öfke, hırs, kendini üstün görme…
Habil ve Kabil’in hikâyesi, sadece bir kardeşin diğerini öldürmesiyle ilgili değil elbette. Aynı zamanda iyilik ile kötülük arasındaki bitmeyen savaşı izah ediyor. Günümüzde, savaşların ve çatışmaların getirdiği karanlık, bizi umutsuzluğa sürüklese de insanlık için gerçek kurtuluş ve barış, Habil’in yolunu seçmekten, safını iyilikten yana belirlemekten geçiyor. Kabil’in şiddeti ve hırsı kısa vadede zafer kazanmış gibi görünse de kalıcı olan ve insanlığa gerçek anlamda huzur getiren Habil’in temsil ettiği iyilik, adalet ve barış arayışı oluyor.Savaşın sadece kan ve gözyaşı getirdiği bilinciyle, toplumlar arasındaki ayrışmaların üstesinden gelebilmek için Habil gibi fedakarlığı, kardeşliği ve paylaşmayı seçmek zaruriyeti doğuyor.
İnsanlık, Habil ile Kabil’in hikâyesinden bu yana çok yol kat etti. Ancak hala aynı sınavlarla karşı karşıya: İyilikle kötülük arasındaki mücadele hiç sona ermedi. Bugün de bu savaş sürüyor, sadece farklı şekillerde ve farklı cephelerde. Ama biz her ne koşulda olursa olsun kardeşliği ve barışı savunmak zorundayız. Çünkü insanlık, ancak bu şekilde Habil’in yolunda yürüyerek gerçek barışa ulaşabilir.
KIRIK MIKNATISLAR VE İNSANLIĞIN SAFLARI
“Mıknatıs kırıldı ve şimdi diğer yarısıyla birleşmeyi reddediyor.” Bir zamanlar birbirine güçlü bağlarla tutunan parçalar, bir noktada kopuyor; ve o kopuş anı, onları yeniden bir araya getirme umudunu söndürüyor. Tıpkı Habil ile Kabil’in hikâyesinde olduğu gibi…
DÜNYANIN KIRIK MIKNATISLARI: SAVAŞLAR VE AYRIŞMALAR
Bugün dünyamız da tıpkı kırık bir mıknatıs gibi. Bir zamanlar birbirine sımsıkı bağlı olan toplumlar, ideolojiler ve kültürler, şimdi kopuk ve zıt kutuplarda yer alıyorlar. Aynı dünyanın çocuklarıyız, aynı toprağı paylaşıyoruz, ama birbirimizi anlamayı ve aynı safta olmayı reddediyoruz. Savaşlar, çatışmalar, ideolojik ayrılıklar, bizi birbirimize düşman eden modern Kabil’ler olarak karşımızı dikiliyor, birer put gibi…Kardeşliğin yerine hırs, barışın yerine güç savaşı konuluyor. Bu ayrışmalar, kırılan mıknatıs gibi,
Oysa ki insanlık, Habil’in yolunu seçtiğinde, aynı safta yer aldığında, barışın mıknatısı yeniden birleşebilir. Çünkü her ne kadar Kabil, kardeşini öldürerek kendi hırsının kurbanı olmuşsa da, Habil’in saf iyiliği, insanlığın içindeki barışa olan umudu yaşatmıştır. Dünyada safını iyiden yana seçen her insan, mıknatısın kırık parçalarını yeniden bir araya getirme çabasındadır. Fakat bu yeniden birleşme, ancak herkesin içindeki Kabil’e karşı mücadele etmesiyle mümkün olacaktır. Habil’in barışçıl yolunu seçenler, bu parçaları yeniden yakınlaştırabilir. Savaşların ve ayrışmaların olduğu dünyada, iyilikten yana saf tutan her insan, bir mıknatıs parçası gibi diğerini lehine çekecektir.İnsanlık, iyilik ve barış için çaba gösterdiğinde, parçalar arasında yeni bir çekim gücü doğacaktır. Kırılan bağları yeniden onarabilir, safımızı iyilikten yana seçebiliriz. Çünkü insanlığın gerçek sınavı, tıpkı Habil’in yaptığı gibi, öfkeyle değil, sevgiyle yaklaşmayı başarabilmektir.
İYİLİĞİN MIKNATISI: Her insan, her toplum, bir mıknatısın parçası gibi düşünülmeli. Yakınlık ve uzaklık, aramızdaki çekim gücüyle belirlenir. Bu çekim gücü ise sadece iyilik, adalet ve kardeşlik gibi değerlerle güçlenir. Kırılan bağları onarmak için insanlık, yeniden Habil’in yoluna dönmeli; safını iyiden, adaletten ve barıştan yana seçmelidir. Ancak o zaman, kırık parçalar birleşebilir, dünya barışın mıknatısı ile yeniden bir araya gelebilir.Çünkü savaşın karanlığında bile, barışın ışığı her zaman daha parlaktır! Kırılan mıknatıslar bile, sevginin ve iyiliğin gücüyle yeniden birbirine yaklaşabilir. Her şeyi ama her şeyi tersine çevirebilir,en değerli madenden bile daha değerli o saf sevgi…