reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Muaviye’nin Pilavı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Muaviye’nin Pilavı

Meşhur bir hikayedir, doğru mudur, rivayet midir, bilemem. Bildiğim; Küfe halkının “Hz.Ali haklıdır ama, Muaviye’nin pilavı daha yağlıdır” sözleridir.

Siz bu satırları okurken, zaman ve mekan kavramı değişeceği için, geçtiğimiz hafta evimizde oynanan Galatasaray futbol takımı ile oynanan maçta, gaspedilen, çalınan, emeği, alınteri, puanı, parası, sevgisi, zulmün nerelere varabileceğini gösterdi.

Ey Müslüman insanoğlu, “Haksızlığa susmamak gerektiği, namaz kadar, kelime-i şehadet kadar, oruç kadar, zekat kadar, Hac kadar farzdır müslümana, bilmez misiniz?”

Bilirsiniz de, Muaviye’nin Pilavı daha yağlıdır, değil mi?

Ey benim adıma konuşan, göğsünü gere gere makam-ı ali’den dem vurup, boynuna kıravat geçiren köle; sen neden susarsın?…

Muaviye’nin iki kaşık yağlısından diyeceksin, diye mi?

Bilmez misiniz, Muaviye’nin iki kaşık yağlı pilavından nasiplenebilmek için, Cennet çocuklarının, cennet gençlerinin efendisi Hz.Hüseyin’in şehit edildiği, o gudubet topraklarda onlarca asırdır, kan gözyaşı, vahşet,zorbalık, zalimlik dinmez, bitmez.

Diyeceğim odur ki; şartlar ve çıkarlar ne olursa olsun, önce insan olmanın erdemine sahip, her kişi haksızlığa, adaletsizliğe, muhakkak dur demelidir.

Dün, ne olmalıydı bence? Takımı sahadan çekip, rezilliklerini yüzlerine vurmalıydık. Ne değişecekti, hiçbir şey. Belki biraz daha cezalandırılacaktık. Ona da isyan edip, asilik edecektik, bira daha ceza vereceklerdi, bizler katmerleştirecektik.

Ta ki; zalimin, hırsızın, haksızın başını eğdirene kadar.

Muaviye’nin pilavı bir gün biter, o kaşıklar kırılır mı, yine bilemeyiz. Ama başka bir Muaviye çıkana kadar, sürer bir hikaye.

Bunu neden yazdım biliyor musunuz? Son birkaç yıldır, bu ülkede , bu coğrafyada seller, yangın, depremler, çığ felaketleri, trafik kazaları, salgın hastalıklar, kuraklık, kıtlık, pahalılık, önlenemedi gitti.

Siz bunların sadece kötü bir tesadüf olduğuna inanıyorsanız, gidin imanınızı tazeleyin derim. Bunlar ilahi kudretin sizce bir işareti değil mi?

Bu toplumu, bu milleti yavaş yavaş, belki de birden helak etmeyecek mi sanıyorsunuz.

Çünkü adaleti kaybeden toplum zalimleşti, ahlakı kaybeden edepsizleşti, aklı kaybeden fakirleşti. Peki dönün bakın aynaya, bu saydıklarınızın hangisi bu coğrafyada kaldı ki?

O yüzden helak edilmemek için sebep kalmamıştır. Nokta..

ÖNDEN ÇEKİŞLİ TÜRKLER..

Başlıkta bir anormallik yok. 1600cc motordan falan da bahsetmiyorum. Bahsettiğim çöpçüler. Daha doğrusu kağıt toplayıcılar. Kıymetli hocam, yazar, hemşerimiz Ahmet Mahir Pekşen’in bana hediye ettiği kitapları okurken öğrendiğim bir durumdu, “Önden çekişli Türkler..”

Yine kendisinin kaleme aldığı “Kağıtçının Yüz Günü” adlı romana konu olan, ülkemizde bu sıralar oldukça sık gördüğümüz Suriye vatandaşlarının bir kısmının da aynı işi yaptığı ve kağıt topladıkları o koskoca çuvalların yüklendiği araba, bir kişi tarafından önden çekiliyorsa, çeken Türk, eğer araç arkadan itiliyorsa, iten Suriyeli imiş. Nereden aklıma geldi bilmiyorum.

SİVAS’IN HUYU

Sivas’ın suyu değiştiği gibi, huyu da çok değişti. Ne soğuklarla aramız eskisi gibi, ne sıcaklarla. Ne eskiden, diz boyu olan karlar yağıyor, ne yağmurun, beti bereketi var. Her şey eskisinden daha da kötüye gidiyor.

Hayat pahalı, yokluk had safhada, hoşgörü yok.

Sınıfsal kopukluklar, rezalete vardı.

Zenginin, varsılın cenazesinde, tabutun  kolunda yer bulamıyorken, yoksulun cenazesi teneşirde kalıyor, ya .

Yazıklar olsun bizlere.

 

 

YORUM YAP