reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Ne bekliyorduk ki

Yayınlanma Tarihi : Google News
Ne bekliyorduk ki

Geçtiğimiz salı günü oynanan Avusturya-Türkiye Avrupa Şampiyonası son 16 turu karşılaşması, çeyrek final karşılaşmaları öncesinde tüm Avrupa’da konuşulan neredeyse tek maç oldu. Bunun sebebi maçı Türkiye’nin kazanması değil, favori gösterilen Avusturya’nın kaybetmesi değil, Mert’in Futbol tarihinin en ikonik kurtarışlarından birisini yapması değil. Bunun sebebi karşılaşmada iki güzel gol atan, 17 gol girişimini etkisiz hale getiren ve maçın adamı seçilen Merih Demiral’ın karşılaşma sonrasında tribünlerle birlikte Bozkurt selamı vermesi…

Maçın sonucunu ve Türklerin tahmin edilemez yürüyüşünü Alman İçişleri Bakanı içine sindiremedi. Konuyu UEFA’ya taşıyarak yaptırım istedi. Bizim Avrupa Futbolunun hâkimi, tarafsız ve bağımsız olarak kabul ettiğimiz UEFA, “baş üstüne” dedi ve cezayı kesti. Üstelik cezayı verirken Türk Futbol Federasyonu’nun savunmasını dahi beklemedi. Kararın açıklanmasından bir gün önce Alman gazeteleri cezayı duyurdu ertesi sabah Türkiye’nin yaptığı 30 sayfalık savunmayı dahi okumadan ceza kesinleştirdi.

Oysaki bizim federasyonumuzun sunduğu savunmada da belirtildiği üzere Bozkurt Selamı siyasi bir simge olmanın ötesinde tıpkı Almanların Ayısı, Fransızların Horozu, gibi Türklüğün sembolüydü. Onlar bunu bilmiyor muydu sizce, bence hem kültürel simgesini hem de tarihçesini bizden daha iyi biliyorlar. Onların asıl sindiremediği zaten Türklüğün sembolü olması, siyasi sembol olması değil. Eğer mesele siyasi sembol olsaydı zaten böyle bir ceza çıkmazdı. Daha önce onlarca maçta birçok futbolcu siyasi simgelerle sevinç gösterisi yaptı. En son hatırlanan örnekler; İsviçre’de oynanan maçta Arnavut oyuncuların Sırplara Arnavut Kartalı işareti yapması, başka bir maçta Sırp futbolcuların Bosnalılara Çentik işareti yapması vs vs… tüm bunların hiçbirine men cezası çıkmadı. Ya da cezaya gerek görülmedi veya komik para cezaları verildi.

Peki şaşırdık mı? Tabi ki hayır. Yukarıda saydığım ve bir ton daha sayabileceğimiz harekete ceza vermeyen UEFA, 2018’de Bizim Çocukların Asker selamına da ceza kesmişti. Özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Uluslararası örgütlerin (Birleşmiş Milletler, Nato, Dünya Bankası, FİFA, UEFA, İnsan Hakları Mahkemesi vs.) tamamı dünyayı yöneten beş aile ve onların hâkim olduğu devletlerin çıkarını koruyan ve dünyanın kalanını onlara biat etmeye zorlayan kuruluşlardır. Gerisi bir illüzyon, bir kandırmaca. Bunun en büyük örneklerinden birisini yine bu içinde bulunduğumuz Avrupa şampiyonasından Rusya üzerinden okumamız mümkün. Bu şampiyonada Rusya neden yok? UEFA men ettiği için. UEFA men ettiği Rusya’nın Ukrayna ile savaşta olduğu için. Ukrayna’ya saldırdığı için men etti. Tamam saldırgan ülkeleri almayalım en azından bir tepki olsun güzel. Güzel güzel de peki Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı demeden tam bir soykırım yapan İsrail’in takımları halen neden UEFA’nın tüm organizasyonlarında boy gösteriyor? Cevap basit: hâkim güçler öyle istiyor. Yani bunların hiçbiri dünyanın hayrına olan kuruluşlar değil bağımsız da değiller, tarafsız da değiller. Bizim varlığımız bir kere onlara zül. O nedenle de kimse bu karara da bu cezaya da şaşırmasın. Biz bunlara mücadele edeceğiz, hem de sonuna kadar ama bunların gerçek yüzlerini de bilerek mücadele edeceğiz… Merih yoksa başka bir Bozkurt çıkar, Bozkurtların başındaki İtalyan’da olsa bozkurt hilalini taktik olarak benimser, gerekeni yapar…

YORUM YAP