Elementler tablosunda bulunan aynı cins atomların oluşması ile meydana gelen ve yine bu atomların daha küçük parçalara ayrılmaması ile müteşekkil olan saf maddelerin çok katlı apartmanına misafir olacağız bugün. Kütle kapı numaraları, atom posta kutularının numaraları değişkenlik gösteren bu atomların her biri farklı özelliğe sahip bir yapıdayken her biri bu periyodik tabloda huzurlu bir mesken edinmiştir. Bazı kayıp elementler ise kabuğuna çekilerek bu kalabalıklardan uzak durmayı yeğlemiştir. Periyodik apartmanın sakinleri kendi hallerinde yaşarken bazı karanlık eller bu atomların yapısı ile oynayarak yüksek yok etme gücüne sahip bombalar, kimyasal silahlar üreterek dünyanın başına bela olmaya sanki ant içmiştir. Dünyanın kanayan yarasına merhem olmak isteyen kimi eller ise ilaçlar üreterek ellerini temiz tutmayı başarabilmiştir.
Bilindiği üzere ilk atom bombası ABD tarafından “küçük çocuk” lakaplı uranyum silahın Japonya’nın Hiroşima kentine atılmasıyla tarih sayfalarına simsiyah kara bir leke olarak düşmüştü. Bu lekeyi hiçbir temiz vicdanın temizlemeye gücü yetmediği halde çok değil, üç gün sonrasında “şişman adam” kod isimli plütonyum bomba Japonya’nın Nagazaki kentine atıldı. Nükleer silahların atılması neticesinde 132.000 sivil hayatını kaybetmişti.
Günümüzde ise insanların kimyası ile oynamaya nesli zehirlemeye çalışan kirli zihniyetler sahnede. “Küçük Çocuk” ve “Şişman Adam”dan çok daha tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bu karanlık zihniyetlerin önüne geçmek için yapılması gerekenleri tartışmak yerine, öncelikle tehlikenin farkında olmak gerekir. Utanmak bir yana dursun, kirlettikleri vasıfların adına “onur” ismini takarak, yanlışta ısrarın yolunda ısrarla yürümeye devam ederlerken, hiçbir kutsala ve hiçbir doğruya aldırış etmeden; bu çarpık zihniyetlere saygı duyulmasını hiçbir aklı yerinde insan teklif dahi edemez elbette.
Ara ara ülkemizde de gündem yapılmaya çalışan LGBTİ derneklerinin ne kadar planlı kirli bir eylem olduğunu sadece şu gerçekten bile çıkarabiliriz. Bu derneklere kaynak sağlayanlar deşifre edildiğinde görülür ki bu kaynakların başında “Sivil Düşün AB Programı” kapsamında “Avrupa Birliği” desteği göze çarpar. ABD, Almanya, Danimarka, Fransa, Hollanda, Kanada, Norveç, İngiltere ve İsviçre başta olmak üzere birçok ülkeyi içine alan bu destek güya sadece “özgürlük” içindir. Özgürlük adı altında insanların kimyası ile oynamaya cüret ederken dünyanı başına bela olmuş oluşumlar; işte böylesine çarpıcı bir sonuç tüm gerçekliği ile ortada durmaktadır ve çarpıtılan gerçeklerle algı operasyonları yürütmektedirler.
Dengesini, kontrolünü kaybetmiş bu sapkın oluşumlara ve bu oluşumlara sebebiyet verenlere karşı yapılması gerekenlerin başında elbette tehlikenin farkında olmakla birlikte biran önce düşülen bu tuzaktan bertaraf olmak geliyor. İnsanlığın manevi periyodik endazesinin temeline dinamit döşeyenler emellerine ulaşmadan önce aklı vicdanı yerinde olanların biran önce harekete geçmesi gerekiyor.
Yanlışta ısrar edenlere, doğruda kanaat getirenler elbet günün birinde galip gelecektir!