Gazeteciler, her zaman olmasa da, arada bir şehrin sorunlarına da değinir, yetkilileri göreve çağırırlar. Bu, gazetecinin asli görevi olmasa da, arada sırada şehirli olduğu aklına gelen gazetecilerin durumdan vazife çıkartmaları anlamına gelir.
Gazeteci dediğiniz arada bir şehrin çözüm bekleyen konularında kafa yorar, analitik düşünür ve uyuyan noktaları uyandırır.
Yoksa, diğer türlü gazeteciliği hepimiz yaparız. Öle değil mi?
Bu şehrin trafik sorununu çözmek için görevli olanlar, galiba, “şehrin trafiğini daha nasıl berbat ederiz.(!)” diye gece gündüz durmadan çalışıyorlar.
Sabah ve Akşam iş gidiş-dönüş saatlerinde, aşırı bir yoğunluk var, dakikalarca bekleyen ve sıkışan bir trafik.
Bunun öncelikli nedeni, Yeni Numune Hastanesi Kavşağı, çünkü aylardır bitirilemedi ve bitecek gibi de gözükmüyor.
Hollanda’da geçenlerde 48 saatte bir köprü yapıldı. Tam 48 saatte. Gece gündüz, hummalı bir çalışma ile o köprüyü üstgeçitle birlikte yaptılar.
İnanmayan Youtube falan bakabilir.
Bundan 6 asır önce, İstanbul’un fethinde gemileri bir yakadan diğerine, 48 saatte, karadan götüren Fatih’in torunları olmaktan çok uzaklar. Neredeyse bir yıldır, yayaları bir yakadan diğerine taşıyamadılar. Ama lafa söze gelirse, hepsi ecdadının torunu.
Halbuki çelik konstrüksiyon’dan yapılmış modüler bir köprü demonte şekilde getirilip, Halil Rıfat Paşa Köprüsü’nün geçiş kısmına yerleştirilmiş olsaydı, bugün ne mesai trafiği, ne ambülans sorunu yaşanmamış olurdu.
Merak ediyorum, bu Yeni Numune Hastanesi Geçiş Kavşağı’nı, hangi kurumumuz yapıyor? Karayolları’mı yoksa Sivas Belediye’si mi?
Karayolları ise, vah ki vah!..
Bu işte, Hurdacılar Sitesi’nin bulunduğu bölgeye çıkan yol gibi olmasında?
Mazallah ikinci bir masraf, ikinci bir emek maliyetli oluyor. Sonra lafı dedikodusu çok oluyor.
Ayrıca trafiğin en sıkıntılı olduğu yer, Emniyet Müdürlüğü binasının yan kısmındaki özel hastane giriş kısmı ile, köprülü kavşak arası. Hastanenin önünden, köprüye kadar olan kısımda, sadece ambulans geçişleri için, tek araçlık özel bölme ile ayrılmış alan açılsaydı, acil hastalarımız bu sorunla yine karşı karşıya kalmazdı.
Diğer bir yandan, o bölgede bulunan otel ve pastane olan kısımda, işyerlerinin önüne neden park etme izni veriliyor anlamadım.
Hiç mi birisinin aklına gelmez? Yol zaten daralıyor, tali yollardan ana yola çıkınca araç sayısı artıyor, ancak otel önüne gelince, hoop daralan bir yol ve üstüne üstlük otelin önüne park edilmiş araçlar.
Otelin park yeri zaten vardır ve sanıyorum var. yoksa inşaat izni nasıl ve neden verildi? Bu niye akıllarına gelmiyor?. Bunu da biz söyleyelim bari. Mesai saatleri başlangıç ve bitiş saatlerinde, park etme ve duraklama yasaklansın. Biraz çare olur, özellikle sabahın ve akşamın yoğun trafiğine. Malumunuz önümüz kış ve o yollarda bir de kar temizleme çalışmaları olduğunu düşünün.
Kışın ortasında cehennemi yaşamak sanıyorum, o olsa gerekecek. Şimdiden tedbir almak lazım. Bakın buradan söylüyorum, sonrası tahmin edemeyeceğiniz kadar kötü olabilir.
Bir diğer sıkıntılı nokta, eski Köy Hizmetlerinin önüne yapılan alt geçit ve üst kısımda bulunan kavşak. Alibaba tarafından gelen araçların, Yukarı Tekke istikametine dönüşünde, 3 araçlık yol nasıl oluyorsa bir buçuk araçlık yol haline geliyor. Hangi mimar, hangi dahi bunu başardı anlamıyorum.
Diğer bir konu ise, şehrin ana arterlerde aydınlatmalar son derece yetersiz. Hele hele öyle caddeler ve yerler var ki, Allah’a kalmış.
Bağdat Caddesi, Atatürk Caddesinin Kepçeli çıkışı, son derece yetersiz, karanlık noktalar o kadar çok ki. Ekonomik durgunluk sokak lambalarına yansıyor galiba.