Kadim bir şehir olan Sivas, bin yıldır bu topraklarda varlığını şekillendiren ve bir medeniyet inşa eden insanlarıyla ve o insanların bu topraklara birer varlık mührü olarak inşa ettiği anıt eserleriyle kimliğini ve kişiliğini şekillendirmektedir. Abdulvehhabı Gazi’den başlayıp İhramcızade ile devam eden süreçte, bu topraklarda yaşam standartını ve beraberinde şehrin temsil nişanesi olan eserleri ve onları inşa eden mümtaz şahsiyetleri bulunmaktadır. Yine bu toprakları bir vatan coğrafyası olarak şekillendiren dünden bugüne taşıyan Ulu camiden Hükümet binasına uzanan tarihin konuşan sesi olarak gözlerimizin önünde zarafet ve azametiyle duran eserler bu medeniyetin günümüze ulaşan temsil nişaneleridir.
Şehirler sembolleriyle temsil edilirler ve anılırlar. Semboller bu nedenle şehirlerin nişanesidir.
Dönüp geçmişimize baktığımızda Sivas, hem mekân hem de yetiştirdiği şahsiyetleriyle sembol değerler niteliğindeki onlarca nişanesini bağrında barındırmaktadır. Sadece şehir, il merkezi ile değil ilçe merkezleriyle de kimi şehirlerin sahip olmadığı her bir değeriyle şehri sembolize edebilecek niteliğe sahiptir. Ama ne yazıktır ki, gerek şehirdeki gerekse ilçelerindeki değerleri, sembol niteliğine taşımak şöyle dursun taşıdıkları hususiyetleri itibariyle bulundukları coğrafyanın insanına dahi, yeterince tanıtılamamaktadır.
Kendi toprağında tanınmayan ve yeterince kıymeti bilinmeyen değerlerin bir şehri, gerek ülkesi gerekse dünya ölçeğinde sembol olarak tanıtabilecek konuma taşınması mümkün olmaz her halde. Değerlerimizin kıymetini kendimiz bilmediğimiz sürece, başkalarının bilmesini beklemek veya günümüz evrensel değerlerinin tanıtım ve medya ağının ablukasıyla kuşatıldığı ölçekte, onlarla yarışabilmek onların arasında güçlenmek, büyümek ve varlık ifade edebilmek mümkün olmaz.
Medeniyetimizin ve insanımızın bu topraklarda varlığının ve sürekliliğinin sağlanmasında önemli roller üstlenen tarihi şahsiyetlerimizi her şeyden önce bir vefa duygusu olarak anmak muhakkak ki önemlidir. O şahsiyetlerin insanımıza ve kültürel değerlerimize sağladığı katkıları ve onların eserlerini yeni kuşaklarla buluşturmak, o değerli insanların unutulmadan yaşatılmasını sağlamak, kültürel bağlarımızın sürdürülebilmesinin önemli unsurlarından birisidir. Bu nedenle öncelikle bu şehrin insanının bu değerlerin farkına varması, öğrenmesi ve sonra da o değerleri hak ettiği konuma yükseltmesi ve bu vesile ile hem onları tanıtması ve bu şehri onlarla birlikte yüceltmesiyle mümkün olacaktır.
Zira değerlerimiz, evrensel niteliğe ve zarafete sahip, kişilikli, kimlikli ve cazip nadide varlıklardır.
Böylesine zengin bir tarihi ve kültürel birikime sahip olan şehrimizin anıt eserleri ki sekiz yüz yılı aşkın zarif ve eğri minaresiyle Ulucami’nin, yine aynı dönemlerden günümüze kalan Gökmedrese, Şifaiye, Buruciye ve Çifte Minareli Medreseleriyle abide bir sanat şaheserlerinin her biri bu şehrin sembol değeri olarak, şehrin tanıtılmasında ve diğer şehirlere göre farklı ve ayrıcalıklı olarak bir varlık ifade etmesinde, fazlasıyla önemli yere sahip sembollerdir.
Yine, cevvallığı, devlet adamlığı ve güçlü şairliği ile gerek dönemine gerekse ondan sonrasına damgasını vuran Kadı Burhaneddin bu şehrin tek başına bir sembol değeri olabilecek niteliktedir. Şemseddin Sivasî ve Sivasî ailesi hem yaşadığı dönemde, şehrin irfan ve sosyal hayatına hem Sivas hem İstanbul’da sağladığı katkı ve etki nedeniyle yine tek başına sembol olabilecek bir değerdir.
Sivas, Anadolu’nun Türk hakimiyetine açıldığı günden beri tarihin kırılma ve dönüm noktalarında üstlendiği misyon sebebiyle, Milli Mücadele döneminde Anadolu’da liderlik hareketinin başlangıç noktası olması hasebiyle Cumhuriyetin sembol değeri olarak öne çıkarılacak bir meziyete sahiptir.
Sonra ilçelerin bariz özellikleriyle onlarca sembol değeri bağrında taşımaktadır. Divriği Ulu Cami Unesco tarafından tescil edilmesi ve üzerindeki sanat estetiğinin hala insanları hayrette bırakan duruşuyla bu şehrin sembol değeridir. Ve Kangal “3K” ile tek başına sembol olacak özellikleri taşımaktadır ki Kangal; kablıca, köpek ve koyun’uyla Anadolu da hiçbir şehre nasip olmayan her biri birbirinden önemli ve değerli sembollere sahiptir.
Bu kadim Anadolu şehrinin il merkezi ve ilçeleriyle onlarca sembol olacak değeri mevcuttur. Başta da söylediğimiz gibi ne yazık ki bu sembol değerlerinin içerdiği mana ve özellikleri bu kentin yaşayan insanları için daha ne anlama geldiğinin ve öneminin kavranamamış olması acı bir durumdur. Bunlardan herhangi biri, tüm özellikleriyle ve güçlü tanıtım ağıyla topluma anlatılıp, markalaştırıldığı zaman ne denli güçlü değer olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Şehre sahip çıkmak, şehrin değerlerini bilmekle ve o değerlerin hak ettiği anlamı, dünyaya anlatmak ve yaygınlık kazandırmakla anlam kazanır ancak… Bunu başardığımız gün bu şehir yükselme ve büyüme yolunda önemli merhaleler kat edebilir.
Bu şehri birlikte büyütmek için, bu şehrin değerlerini sembol noktasına taşımak gerekmektedir öncelikle…