reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Sivas Taciri

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Sivas Taciri

Yazıyı okumaya başlamadan önce, Kasım ayında yapılacak olan Sivas Sanayi ve Ticaret Odası’nın tüccar erbabıyla ilgili bir yazıyı okuyacağınızı düşünüyorsanız, şimdiden yazayım. “Hayır”

Yıllar önce seyrettiğim bir filmdi, “Venedik Taciri”. Müthiş ötesi güzel bir film. Shakespeare’nin eserinden sinemaya uyarlanmış bu filmde. Hristiyan bir asilzade ile Yahudi bir tüccar arasında sözleşmeden kaynaklanan yazgısını yerine getirmesi için, bedeninden kopartılacak 2 kilo et ve asilzadenin avukatlığına soyunan sevgilisi arasında ki mahkeme safahatı.

Çok fazla anlatmayayım, belki bu yazıyı okuyup ta seyretmek isteyen olursa, koltuk yeri gösterirken  “Katil Uşak” deyiveren, bahşiş görmemiş sinema kahyasının mağduru gibi olmayınız.

Filme damga vuran sahne tabi ki, Al Pacino gibi bir ustanın ve diğer rol sahiplerinin ustalığı falan değil. İki kişi arasında yapılan bir akdin, yerine getirilmesi için yapılan mahkeme sahneler, savunmalar, konuşmalar, yargılamalar..

Adalet öyle bir tecelli ediyor ki, görmeniz, okumanız, seyretmeniz, anlamanız lazım..

Bugün 21 Ekim ve Gazeteciler günü.Bu mesleği alınteriyle, emeğiyle, namusuyla , adaletiyle yapan tüm dostla selam olsun. Venedik Taciri’nden, Gazeteciler gününe, öyle mi?

Evet!.. İki üç gün önce Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Medya yasası ile ilgili daha önce yazmıştım, şimdi yazmak ne kadar doğru bilmiyorum. Ancak, elinde ateşi tutanın, kendini yakacağı an olacak.. 

Ben önce hükümet ve iktidar kanadından bir geri dönüş, bir reaksiyon bekledim. Olmadı, hala farkında değiller, hala anlamamışlar.

Venedik Taciri işte bu yüzden önemli. Sonunda yazacağım..

Tamamen olgusal paradigmaya dayalı anlamanın, sonuçlara yansıyacağı bu düzenleme, yüksek mahkemede ciddi şekilde eleştirilecek, biliyorum.

Ama mahkeme, Venedik Taciri’ndeki mahkeme gibi olmalı. Orayı anlatacağım dedim ya sonunda, sabırsızlanmayınız lütfen..Önü, arkası, sağı solu, neresinin nerede, kimde, nasıl olduğu belli olmayan bir algıyı sokağa bırakmayınız.

Muhakkak ki tehlikelidir, katılıyorum.

Ama belirsizlikten, kararsızlıktan daha tehlikeli bir karar olabilir mi? Bence olamaz.

Neyse dönelim mi Venedik Taciri’ne? Usül, esas, adalet ve karar, eşittir toplum vicdanı..

Peki ya toplum vicdanı ne kadar rahat? Seninkilerle, benimkilerin bir olup ta, bizimkileri döveceği sahne mi vereceğiz,  çocuklarımıza?

O yüzden devlet, asildir, devlet adildir, devlet varoluştur, devlet namustur, devlet din vicdan ve özgürlüktür. Ama hiç kimsenin vicdanında, dininde, özgürlüğünde leke bırakmayacak kadar şeffaf ve erdemlidir.

Bu çizgiden saptığı anda, devlet yok oluşla, kavgayla, sorun ve sıkıntılarla baş başa bırakılmış demektir.

O yüzden adalet penceresinden bakmayan her bakış, gölgede ve yalnız kalmaya mahkumdur. O bakış er veya geç bir deformasyona uğrayacaktır.

Venedik Taciri şu anlamda önemliydi. Adalet  sadece  öngörülebilen kurallar ve eşitlik çerçevesinde işleniyor, verilen karar uygulanıyor, kişi veya sınıfın değil, hak ölçüsünde hakkaniyetin tecellisi sağlanıyordu.

Bu akşam fırsatım olursa bir kez daha seyretmeliyim.

Adalet; güven duygusunun vücut bulmuş halidir. Adalet duygusu bir kez yitirildi mi, yeniden inşası oldukça zor olmakta, hatta hiç olmamakta.

Bu filmde, adaletin öngörülebilirliği, sınıfsal adalet tecellisinde eşitlik, ayrımsızlık, kurallara bağlılık. Şunu söyleyebilirsiniz, yada söyleyebilir miyiz, bilmiyorum..

Bizde öyle mi?, öngörülebilirlik var mı? 

Adalet, kilere  göre tesis edilmekte midir?  Siz cevap veriniz, adaletin tecellisinde, para’nın rolü var mıdır? Adaletin tecellisinde sınıf, etnisiteye dayalı mıdır?

Bilmiyorum, bilmiyorum demek bu kadar mı zor.?

Ama inanın bilmiyorum.

Sağlıcakla kalınız..

 

.

 

YORUM YAP