Sivas’ın ulaşım sorunu adeta kanser haline gelmiş ve düzeltilemiyor. Sanki bir ara düzelecek gibi oluyor, hoop birileri “Bu iş düzeliyor galiba deyip, tekrar altüstediyor.”
Sivas’ta trafikte bir düzen yok, düzensizlik var.Şehrin bir iki işlek caddesine arada sırada yerleştirilen radar araçlarıyla hız kontrolü yapılıyorsa da, öylesine işte.
Maalasef bu şehrin trafiğin sorumlu komisyonda, trafik birimleri de maalesef görevlerini yapmıyorlar. Neden yapamadıklarını bilmiyorum ama, trafikçi arkadaşlarla görüştüğümüzde, personel sıkıntısından bahsediyorlar. Açıkça şunu da diyorlar, “Sizden şikayete gelirse, işte o zaman”. Belki anlarsınız, ancak bu işin içinde Valilik, Belediye, Esnaf Birlikleri, Çevre Şehircilik vb kurumlar yok mu, onlar ne iş yapıyorlar? Ya da neden yapmıyorlar. Bu komisyon hiç mi, ama hiç mi, bu şehrin gerçekleriyle yüzleşmiyor.
Ne iş yaptığını bir türlü bilemediğimiz Kent Konseyi, hiçbir proje üretemez.
Doğrudur son dönemde Sivas’ta çok fazla sayıda bir araç artışı oldu. Birde deprem bölgesinden gelen insanların yanlarında getirdikleri araçlardan bahsedersek, ne caddelerimiz ne sokaklarımız bu yükü kaldıracak kapasitede.
Bu işin günahı kimde derseniz?
Ben bu köşelerde “Bu şehrin önünü açın, şehri dar bir bölgeye yığmanın, bugün altında bizler eziliyoruz, ancak yarın sizler ezileceksiniz” derken, bıyık altından gülenler, “Hadi be!” diyenler, iki gün sonra sokaklarda seçim gezilerinde esnaftan, ahaliden farklı bir tepki görmeyecekler, aklınızda bulunsun, benden söylemesi.
Bir iki besili müteahhit daha fazla kazansın diye, şehri dar bir bölgeye yığıp, altyapı, üst yapı maliyetlerinden kaçanlar maalesef, o paraları gereksiz yerlere, aynı yerleri birkaç defa yıkıp yeniden üstüne yapma konusunda oldukça maharetliler.
Ben, “hızlı tren istasyonunu Sivas merkeze getirmeyin, şehrin başka yerlerine inşa edelim” derken bugünleri görüyordum, tıpkı o gün direnenler gibi. Hızlı tren istasyonu bir simgedir aslında. Mesele vizyonsuzluk.
Her geçen gün biraz daha fazla rant arzusuna ranta kurban verdiğimiz bu şehri, bir şekilde kurtarmalıyız.Küçük hesap sahiplerinden, öngörüsüzlerden, vizyonsuzlardan kurtarmalıyız. Elele vererek, bu şehri daha yaşanabilir bir şehir kılmalıyız.
Bunu becerebilecek, çapta, kapasitede, kültürde, donanımda, liyakatta, bilgide bir çok insanın olduğunu biliyorum. Siz bakmayın birkaç beceriksize iş yaptırılmaya çalışıldığına.
Aydın ve donanımlı insanların tekrar yaşanabilir kılmaya çalıştığı günleri her birlikte yeniden yapacağız. Bu şehirde, bu şehrin kadim insanı da bize reva görülen bu yaşam standartına layık değil. Daha iyi, daha aydın, daha birikimli insanlarla bu işin altından kalkarız, endişeniz olmasın.
SİVAS ve İNŞAAT
Sivas’ta son dönemlerde arsa ve inşaat fiyatları akıl almaz biçimde, jet hızıyla yükselmekte. Sivas’ta petrol bulundu da bizlerin mi haberi yok.
Ya da Sivas’a milyon milyon insan geldi de, biz mi duymadık?
Nedir bunun sebebi diye sorduğumuzda, bize şunu söylüyorlar. Demir’in tonu 2200 liraydı şimdi 18.000 lira oldu, çimentonun metreküpü 110 liraydı, şimdilerde 1200-1300 lira. İşçinin yevmiyesi 100-120 liraydı, şimdi 600-750 lira. Arsaya artık güç yetiremiyoruz.
Vay be diyorsunuz.
Ancak bunlar bile bu kadar artışa bir sebep mi? Aslında olmaması lazım, ancak gerçek bu. Sivas’ta ve de tüm Türkiye’de artık sıradan normal bir insanın ev sahibi olması hemen hemen imkansız gibi, bu fiyatlarla.
Ucuz ev yapıp, devlet imkanlarıyla, arsası, projesi devletten olmak üzere, her türlü imkanı kolaylığı sağlayan TOKİ bile 1,5 milyon’dan başlayan fiyatlarla ev bark satıyorsa, işimiz gerçekten Allah’a kalmış.
Lakin üstünde konuşulması gereken bir başka konu bence, şehrin ısrarla neden bir bölgeye yada merkeze yığılmaya çalışılıyor olması.
Yıllardır bunu anlamaya çalışıyorum ama anlayamadım. Bu kıt aklımla da, yıllar geçse de pek anlayamayacağım galiba.
Anlasam da, ne değişecek ki? Birileri daha fazla beslensin diye göz yuman bir zihniyeti anlamayacağım, anlamakta istemiyorum.