Sivas’ın bitmeyen, hiçbir zaman da bitmeyecek ola makus bir talihi ve makus bir kaderi var. Aslında bitmeyen çilesi demek lazım.
Sivas sadece yemekli basın toplantılarının, milletvekili adaylarının, oda borsa birlik başkanı adaylarının tanıtım günlerinde yada etkinliklerinde sadece masada yer alıyor. Yemek bitiyor,masa dağılıyor, katılımcılara da birer paket tanıtım broşürü ile birlikte birer buçuk karışık dağılıyor, sonunda herkes dağılıyor ama Sivas’ın üstindeki kara bulutlar dağılmıyor.
Ben yada bizler bunları söyleyince “Oyunbozan” oluyoruz. Ama harbiden oyunu bozmak lazım,çok çirkin ve akışıksız bu oyunu bozmak lazım.
Bu şehrin geleceği, bu şehrin gençlerinin geleceği için oyunu bozmak lazım.
Evet Sivas’ın bir trafik sorunu var. Evet işsizlik sorunu var. Evet, Sivas’ın pahalılık sorunu var. Evet, Sivas’ın esnafının sorunu var. Evet, Sivas’ın kiracı-evsahibi, işyeri sorunu var. Kamu israfı sorunu tavan yapmış..
Eğitim sorunu var, Sağlık sorunu var. Bürokrasi sorunu var.Dedikodu sorunu var. Temizlik sorunu var. Var da var..
Diğer vilayetlerin yok mu? Var tabi ki!.. Ama bana ne?
Ben Sivas’ta yaşamıyor muyum? Bu şehirden beslenip, bu şehirle hemhal olmuyor muyum? Diğer şehirler benim ve bu şehir insanının sorunu değil..
Sivas’ın yaşam standartları ile Sivaslı’nın yaşam kalitesini bir araya getirdiğinizde, toplamı mutluluk etmiyorsa, bu günahta herkesin payı var demektir.
Sivas’ta hergeçen gün daha da tıkanan ve kronikleşen bu sorunlara bürokrasi çözüm üretebiliyor mu? Hayır, hayır, hayır..
Liyakatsiz bürokrasi bu şehri çökerttiği gibi, tüm kazanımlarını da yerle yeksan ettirdi. Sağlıkta, değil 2005-2015 yılları arasını 90’lı yılları arar olduk dersek yalan olmaz?
Ulaşım, eğitim, ticaret hak getire..
İşte basın elbirliğiyle bunları konuşmalı yemeklerinde.. Dostlar alışverişte görsün değil, dostlar gerçekleri görsün telaşında olmalı.
Yeri geldiğinde, kitabın orta yerinden konuşmalı basın mensubu. Toplantısına katıldığı kimliğin alkışını yada övgüsünü değil, meşguliyetini alabilmeli. Yoksa çok hala-hala oynar durursunuz.
Ayrıca en çok dikkatimi çeken hususlardan birisi de, katılımcıların hangi kriterlere bağlı olarak seçildiği. Sanıyorum program sahibi değil, program sahibinin davet ettiği kimliğin çevresi belirliyor galiba.
Yoksa, ne elle tutulur, ne dille söylenir birkaç isim saymak isteseniz, iki elin parmaklarını geçmez galiba kayda değer olacak olan..
Ancak kayda değer olmayanlardan da kayda değer olanları çıkartabilmek lazım bu şehrin geleceği için.
Verileni değil, lazım olanı almak için bu arzumuz. Bu şehrin lazım olanını bulabilmek tüm kaygımız.
Kişiler, makamlar değil.
Şunun şurasında ne kaldı hesap sormaya, yıl bitti ayı kaldı.
Sağlıcakla kalın.