Söze; İstanbul,un göbeğinde patlatılan bomba ile hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza şifa dileyerek başlayalım.İnsanın aklı almıyor, terör bitti bitecek derken, terörle güne başlamak, terörü yeniden Türk milletinin lügatına sokmak, kim vesile olduysa Allah belasını versin.
Birkaç hafta sonra bir yıl daha geride kalacak. Klasik klişe sözler. “Acısıyla, tatlısıyla vs. vs” diye başlayan, ezber sözcüklerden oluşmayan bir yazı olsun, bu hafta ki yazımız.
Merak etmeyiniz diyeceğim de, zaten merak etmiyoruz ki,. Sahi bu yılın, hatta geçirdiğimiz son birkaç yılın, tatlısı oldu mu sizce?
Bence birkaç yıldır ne tatlımız var, ne şekerimiz, ne de ağzımızın tadı. Acısı da, tuzlusu da, ekşisi de geldi de bizi buldu. Bir taraftan artık dayanılmaz boyuta varan bir hayat pahalılığı, hala etkileri devam eden Kovid süreci,bir taraftan etrafımızda, çevremizde olanlar. En kötüsü ise bunları düzeltmek adına yapılan ne varsa, bir çoğunun yanlışlarla dolu olması. Hatalı, yanlış, eksik yanı o kadar fazla ki..
Söylemeseniz olmuyor, söyleseniz de pek dinleyen de yok galiba. Herkes, kendi bildiğiniz okuyor.
Polyannacılık oynamak isterdim ama, Polyanna bile haline üzülüyordur, keşke masallarda kalsaydım diye. Maalesef raflar yine yanmaya başladı. Bırakın bir ay önce satın aldığınız ürünlerde, farklı rakamlar görmeyi, artık bu süre ortalama 8-10 güne kadar inmiş durumda.
8-10 günde bir etiket değişiyor, etiketi değiştirende muzdarip, tüketici de, baştaki idarecilerde. Herkes şikayetçi ama, varsa düzeltmek için yapılan hamleler bile yanlış.
Asgari ücretten tutunda, vergi ve harçlara kadar, sigorta poliçeler, kasko, küçük ve orta ölçekli esnafı zora sokacak ne kadar kalem varsa, artışlar can yakıcı türden.
Söylüyorsunuz ama dinleyen kim!..
Diyorum ki, bir daha diyorum, asgari ücreti bakın kaç defa artırdınız, hem de gereğinden fazla fazla artırdınız. Şimdi sanıyor musunuz ki, asgari ücretli mutlu, huzurlu?
Hayır..Değil.. Bin defa değil. Sorun, size söyleyecekleri yine şunlar olacak. Bizlere yüzbin defa diyorlar çünkü. “Keşke ücretim geçen yılki kadar olsaydı da, raflar, fiyatlar böyle olmasaydı.”
Haksız da değiller. Aldıkları her ücret fazlasıyla buhar oldu, tükendi. Şimdi asgari ücreti, şuradan alalımda şuraya koyalım demek kadar yanlış bir söylem ve icraat yok. Maalesef bunu da muhalefet gazlıyor ve iktidar çok kötü gaza geliyor.
2015 seçimleri öncesi piyasa şartlarından çok daha fazla artırdığınız asgari ücret, piyasada hangi dengeyi düzeltti, görebildiniz mi? Sakın ola, bu yanlışa 2023 asgari ücret artışında düşmeyin.. Nispi bir oranda artırın, fiyatların nasıl birden düşmeye başladığını göreceksiniz, göreceksiniz, göreceksiniz.
Tarım politikaları, yanlıştı, yanlış olduğunu defalarca söyledik. Bugün biraz “Eh işte el atıldı, umarım ve dilerim düzeltilir.”
Tarım gücünü neden yitiriyorsunuz, neden üretim gücünü yitiriyorsunuz. Bırakın teknolojide, savunma sanayisinde, İHA’larda, SIHA’larda göğsümüz kabarsın, ancak tarımı, üretim sanayisini neden elden bırakalım.
Tarımın ne kadar önemli bir savunma aracı olduğunu, Rusya-Ukrayna arasında ki savaşta görmedik mi?
Tarım’ınız varsa, enerjiniz varsa hala güçlüsünüz.
Ama ekilecek tek bir dönüm araziniz kalmadıysa, hayvancılığı bitirirseniz, gübre, mazot, yem fiyatlarını düşürmezseniz, asla varolma savaşına giremezsiniz.
Türkiye son 5-6 yıldır bu noktalarda ciddi kan kaybına uğradı. Hele hele, iktidar’ın en önemli başarı kalemlerinden olan, sağlık, ulaşım, eğitim, tarım ciddi kan kaybetti. Turizmi belki Kovid sürecine, küresel sorunlara bağlayabilirsiniz.
Özellikle adalet konusu derhal ve ivedilikle masaya yatırılması gereken bir konu. Ancak hala sümen altı etmeye devam ediyoruz.
Geçmişten sarılması gereken yaralar var ve toplumla helalleşmek gerekiyor.
Benim bildiğim ve şu anda ana muhalefetin yapmaya çalıştığı “Toplumsal Helalleşme” İktidar partisinin ve sayın cumhurbaşkanının bir yıldan daha fazla önce, ajandasına aldığı ve bu anlamda parti teşkilatlarına çalışma başlatılması talebi olduğuydu.
Neden aksadı, yada muhalefet ajandasına daha önce alındı, bunun nedenini bilmek gerek. Neden teşkilatlar bu konuda isteksiz duruyor, bilemiyorum.
Çünkü, önümüzdeki yıl çok çetin geçecek, hem siyasi, hem ekonomik anlamda. Vatandaşın da bu ortama hazırlanması ve doğru bilgilendirilmesi oldukça önem kazanıyor.
Kamu düzensizliği veya kamu israfı. Açıkça toplumun tüm kesimlerini rahatsız etmeye devam ediyor.Bir ülkede yada bir şehirde ortaya öncelikler konularak, çözüm üretmek gerekirken, bizde ise tam tersi, “Kervan yolda dizilir” anlayışı ile hala kamu kaynakları çarçur edilmeye devam ediyor.
Sonu iyi olur mu bilemem, ama sonunun iyi olması dileğimiz.
Sağlıcakla kalınız.